Eskiden çok meşhur seçim kazandıran bir slogan vardı. Çöp, çukur, çamur. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yeniden gündem olmuştu bu slogan. Sonra benim aklıma biraz Karasu özelinde, biraz Sakarya özelinde, az da Türkiye genelinde başka bir slogan geldi. Elektrik, su, internet. Belki kafiyeli olmadı ama manası çok derin bir üçlü.
Mesela internet. Dünya’nın en pahalı internet hizmetlerinden biri lakin ters orantıda en yavaş internet hizmetlerinden de biri. Bir de hala alt yapının ulaşamadığı yerler vardır. Tembel kurumlardan biri. Tabi özel sektör olunca ne kadar güvenilir kurumlardan biri o da tartışılır. Ama konu hizmet fiyat-kalite ölçüsü. Avrupa tarafından kıskanılan bir ülkeye yakışan bir durum değil. Çünkü ödenen fiyatlara tam tersi oranda en yavaş interneti kullanıyoruz.
Mesela su. Bunların içinde kurum olarak il ve ilçemiz özelinde en iyisi. Yani kötünün iyisi. Ama turizm şehri diyoruz, sahile su veremiyoruz. Kırsal mahallelere girmiyorum bile. Onlar artık öyle bir alışmışlar ki yaz geldi sular kesilmeye başlar, depoları dolduralım, akşamları su gelince şunu yapalım, kesilince şu olsun gibi önceden planlama yapar hale gelmişler. Fiyat-kalite ölçüsünde kırsal mahallelere yani köylere hiç bulaşmasınlar bile.
Mesela elektrik. Aralarında en tembeli. Tembel tabiri yanlış anlaşılmasın. Ekipler anlamında demiyorum. Gece gündüz çalışan bir ekip. Ama kurum yönetimi ve alt yapı stratejisi, çalışmaları anlamında ilimizin en tembel, en geri kalmış kurumu. Fiyat- kalite ölçüsüne gerek bile yok. Kıskanan Avrupa’da yıllık kesinti ortalaması nedir? Karşılaştırma yapalım. Ve bunu sadece ilçemizde yazın üç aylık kesinti ortalamasıyla karşılaştıralım. Örnek olması için Türkiye ortalamasını vereyim. Örneğin Almanya’da ortalama kesinti süresi 13,26 dakika. 2020 yılında tabi. Türkiye’de ise 1308 dakika. Keşke sadece Karasu özelinde böyle bir veriye sahip olsaydık. Ve sadece yaz aylarında kesinti ortalamasını bilseydik. O bile yeterli olurdu.
Yani çöp, çukur, çamur seçim kazandırabilir. Ama elektrik, su ve internet ise kaybettirebilir. Çünkü fiyat-kalite arasında büyük bir uçurum var. Sürekli zam yapılan bir yerde, hizmet aynı derecede verilmiyorsa sıkıntı vardır. İnsanların cebine dokunmaya başlar. Bunun da sonucu zaten bellidir.