Defalarca yazdık, çizdik, söyledik. Nehayetinde ÖLÜM YOLU dediğimiz İstanbul Caddesi’nin sanayi ile Liman kavşağı arasındaki kısım yapılmaya başlandı. Çift şeritten bir anda daraltılmış yola dönüşen ve aynı noktada yan yol bağlantıları bulunan adeta Azrail görevi gören yolumuz duble yola dönüşecek. Edindiğimiz bilgilere göre bu yolun yapımı, Karayollarının bu yılki programında yoktu. Yani o kadar yazıyı boşuna yazmışız ve boşuna konuşmuş durmuşuz.

Peki nasıl yapılmaya başlandı diye soracaksınız, madem yıllık planda yoktu. Belediye Başkan Yardımcısı Hilmi Erbatan ile yol hakkında bilgi almak için görüştüm. O esnada bana bir detaydan bahsetti. Başkan İshak Sarı’nın, yol konusunda Karasu’ya gelen Bakan Yardımcısı ile görüşerek yolun yapımı konusunda baskı yaptıkları ve yıllık plana dahil olmadığı halde çalışmayı başlatacak temasların ilk adımını attığını belirtti.

Yıllardır Karasu’nun en önemli yol sorunlarının başında bulunan ÖLÜM YOLU’na el atılması ile önemli bir sorun ortadan kalkacak gibi görünüyor. Devlet, üzerine düşeni yaptı ve yolu duble yol haline getirmeye başladı. Bittikten sonra sürücülerin görevi başlayacak. Her şey devletin eliyle de olmuyor. Bu yoldaki kazaların en büyük sebebi HIZ… Ayağımızı gazdan çektiğimiz anda görevimizi yerine getireceğiz. Bu konuda umarım duyarlı oluruz ve bırakın ölümlü kazayı, yaralanmalı hatta maddi hasarlı bir kaza dahi yaşanmaz.

...

BU SEFER SINIFTA KALAN ÖĞRENCİ DEĞİL

Okulların her yıl Eylül ayının 15’i ile 20’si arasında açılmasına alışığız. Bu yıl 6’sında açarak bir ilki yaşadık. Pandemiden çıkıldı, düzen sarsıldı, rehavet çöktü derken erken bir başlangıçla belki uyum sürecini de erken aştık diyebiliriz. Ama rehavetini atamayan bir Milli Eğitim Bakanlığı karşımıza çıktı. Nasıl mı?

Bu yazıyı yazmakta çok geç kalmış olabiliriz. Okulların açılacağı tarih belliydi. Okullardaki durumlar da belli olmalıydı. Neticede ilçeden başlayan ve ilden Ankara’ya uzanan Milli Eğitim Müdürlükleri var. Pandemide ve yaz sezonunda ne hikmetse çıkmayan ödenekler, okulların açılmasına günler kala çıkınca bazı okullar güçlendirmeye alındı ve öğrenciler çevre okullara nakledildi. Güçlendirme gerekçesin ayrı bir yazı konusu ama daha önce bu konuda yazılar yazıldı, doğru da yazıldı. Bir daha aralamaya gerek yok o konuları. Karasu’da mesafeler çok uzun olmasa da elbette beraberinde çilelerini getirdi. Peki başka şehirlerde mesafeler de çileler de büyük değil mi? Beklenilmesinin gerekçesi neydi?

Diğer bir konu ise okullardaki görevli, hizmetli konusu. Seçim senesinde okullara bol bol hizmetli istihdamı sağlandı. Okullara 5’er, 6’şar hizmetli verildi. Bu yıl ise halen bir hizmetli ya da kapı güvenlik görevlisi dahi verilmedi. Sebep? Biz de merak ediyoruz. İŞKUR’un altı aylık çalışma süresini denk getirmek ve Haziran ayında çıkışları verebilmek için Aralık ayında mı görevliler verilecek okullara? Karasu’da, mesai bitince çöp toplayıp atan müdür, taşımalı eğitime yemek dağıtımı yapan ve tuvalet temizleyen idareci biliyorum.

Helal olsun, okullarına sahip çıkıyor ve gemilerinin kaptanı olduklarını ortaya koyuyorlar. Kötü bir şey değil bu saydığım işleri yapmak ama bu alanda istihdam varsa neden yapılmıyor? Erkesin görevi belli, görev dağılımı belli. Tüm okullarda kapılarda sıkıntı var. Öğrencinin dışarı çıkması sorun. İçeriye giren sivil sorun. Teneffüslerde nöbetçi öğretmen var ama ders saatinde 15 yaşında çocuklara emanet girişler. Geçtiğimiz hafta bir lisede, içeriden öğrenciyi çıkartıp okul kapısında darp edilen öğrenci oldu. Sonucu daha kötü olsaydı, hesabını devlete sormazdı kimse. Müdür mü suçlu şimdi? Kısacası bu sefer sınıfta kalan öğrenci olmadı, geç kalınmışlıkla devletin kademeleri sınıfta kaldı.