“Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder” Ne müthiş bir söz değil mi? Her çağın sözü. Her dönemin sözü. Söyleyene binlerce kez rahmet olsun. Bakalım dalından kopanların akıbeti nasıl oluyormuş. Mesela dalında bulunduğunda, gövdeye bağlı olduğunda söylediği sözler hala akıllarda olan bir hanımefendinin dalından koptuktan sonra geldiği nokta akıbetinin nerelere savrulduğunu açıkça gösteriyor.
Partisine karşı bayrak açarken, polis barikatlarının arkasında onlara tutunurken, karşısına gelen gerçek ülkücülere karşı aslan kesilirken burası (sözde) kürdistan diyene karşı nasıl olduğunu gördük geçen günlerde. Yani rüzgâr oradan oraya savuruyor. Önce kısa videoları izledim. Dedim bu kadar da değil cevap vermiştir, troller kısa videoyu kesip propaganda yapıyorlardır diye. Ama uzun halini izleyince açıkçası şaşırmadım ama üzüldüm. Onun için değil ona inananlar için üzüldüm. Lafı evelemiş, gevelemiş, sakince süt dökmüş kedi gibiydi. Sonunda da nazikçe kabul etmem mümkün değil demiş. İşte tam bir ülkücü duruşu! Ablaları ve temsil ettiği partileri ülkücülerin gerçek temsil yeri. Tabi Koray Aydın ve Müsavat Dervişoğlu dışında başkası kaldıysa. Hatta il ve ilçe başkanlıkları da dahil. Ne diyelim rüzgâr sizi uçuruma sürüklemez inşallah gerçek ülkücü ve milliyetçi olduğunu iddia edenler.
Bunları böyle yazınca hemen savunma mekanizmasına geçip “sizde ittifak yaptığınız partiye bakın”, “onlarda açılım yaptı”, “ittifak ortağınız şunu yaptı”, “ittifak ortağınız bunu yaptı”, “TRT’ye çıkarttılar” vs. diyorlar. Evet geçmişini en iyi biz biliyoruz Ak Partinin. Yaptıkları kötülükleri, hataları hatta içinde bulunan bazı şahısların ihanetlerini. Haburu, açılımı, görüşmeleri, sözde akil olan akılsızları unutmadık. Ama bir şeyi daha iyi biliyorum. Hem de çok iyi biliyorum. Ak Parti o dönem onları yaparken, özellikle Kılıçdaroğlu sonrası Chp hiç karşı değildi açılım, saçılım sürecine. Hatta seçim vaadi olarak o dönemde kendilerine göre açılım vaatlerinde bulunuyorlardı. Tıpkı şimdi hdp ile ittifak kurdukları gibi. Çok yakından hatırlıyor ve şahidim yaptıklarına. Şimdi İyi Parti’ye giden gerçek ülkücü olduğunu iddia edenler, MHP’yi suçluyorsunuz tamam, eyvallah. Ama suçladığınız konuların hepsini geçmişte Chp’de yaptı. Hatta şimdi Chp’de yapıyor. Niye ittifak yapıyorsunuz? Yaptınız? Madem siz haklı ve doğrusunuz, amacınız hak ve doğru niye böyle davranmıyorsunuz? Yahu ittifak yaptığınız parti tezkereye hayır diyor ve evet demek Cumhuriyete ihanettir diyor. Sizde evet verenlerdensiniz burada bir sorun yok mu?
Hangi Chp’den bahsediyoruz peki? Genel başkanı çıkıp benim oğlum erdi, bedelli yapanlar falan filan diyor. Yani diyor ki Cumhurbaşkanının oğlu bedelli yaptı, benim oğlu yükümlüydü. Evet, eyvallah haklısın. Baba, oğlu, abi, kardeş memleket yönetiminde önemli. Ama onun oğlu en azından bedelli yapmış, yahu senin ittifak yaptığın ve söz söyleyemediğin Selahattin Demirtaş’ın kardeşi dağda terörist, arananlar listesinde zirveye oynuyor. Hangisi daha kötü? Hangisi Cumhuriyet’e daha fazla ihanet? Hangi Chp? Atatürk sözünden bile rahatsızlığını açıkça saklamayan, terör örgütü sempatisi ortada olan, gayri milli İstanbul İl Başkanını inatla görevinde tutan Chp? Daha onlarca örnek. Evet Ak Parti geçmişte onlarca hata yaptı. Ama bugün Chp’de aynısını yapıyor. Hatta daha geniş kapsamlı oynuyor oyunu.
MHP ittifak yaptı diye suçlayıp, bağırıp, çağıran ve kendini gerçek milliyetçi ve ülkücü olarak gören İyi Partililer; genel başkanınız ve ittifak ortağınızın bu hallerinden ne kadar memnunsunuz? İttifak ortağınız CHP’nin ve partinizin genel başkanı hanımefendinin geçmişteki Ak Partiden hiçbir farkı yok. Sırf seçim için ve belli bir kesimin oyu için (sözde) kürdistan’a bile kısık sesli kalmak geçmişteki Ak Parti’yi ne kadar da anımsatıyor değil mi? Hatta sırf İstanbul seçimini kazanabilmek için teröristi devlet kanalına çıkarmakla Chp’nin yaptıkları ne kadar benzeşiyor değil mi? Yeter ki kazanalım da nasıl olursa olsun olayı yani. Biliyorum bu yazdıklarım çok zorlarına gidecek. Kim bilir ne yorumlar gelecek. Ama amacım safi eleştiri yapmak değil. Amacım aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanmasını istemiyorum o kadar. Bunlar gitse onlar gelse ne olacak ki? Muhalefete bakıyorum, seçimi kazansalar aynı şeyleri tekrardan yaşatacaklar bizlere. Patates, domates deyip iktidara gelip, açılım, saçılım diyecekler belki de yeniden. Yani tıpkı 2002 Ak Partisi gibi değil mi? Ne kadar da benziyorlar değil mi? Hele ismi çıkan bazı adaylar özellikle tıpkı o zamanların Erdoğan’ı gibi. Yani sonuç olarak aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağıma, bu halime şükrederim daha iyi.