İzmir’de yaşanan deprem sonrası kulağımıza gelen bir yaşanmış olayı hayretle dinledim. Sonra aklıma ne hikmetse Karasu’da olması muhtemel emsalleri geldi. Kasım ayı olağan meclis toplantısında Fatih Şentürk konuya değindi ve “felaketi” önceden duyurdu.
Duyduğumu anlatayım: İzmir’de yıkılan binalardan biri... Önünde yaşlı bir emice üzgün, gözü yaşlı. Yaklaşıyor vatandaş, soruyor: “Evin mi gitti, ailen mi gitti amca?”
Emicenin gözü yaşlı tabi. Yanıtlıyor: “Evim gitti”. Vatandaş soruyor: “Ailen mi içindeydi?”. Emice yanıtlıyor: “Hayır kiracım vardı”. Vatandaş düşünüyor, Herhalde kiracısını çok seviyordu”. Oysa gerçek hiç de öyle değil.
Bizim gözü yaşlı emicenin İzmir’de 3, İstanbul’da 4 dairesi daha var. İzmir’de yıkılan o binada hiç ev sahibi oturmuyor. Hepsi kiracı. Emice de o kiradan gelecek parayla plan yapmış. Eh, planı da bozuldu tabi, üzülmez mi?
Garip olan tarafı neresi? Binadaki ev sahiplerinin tamamı başka evlerde oturuyor. Tevafuk bu ya, hepsi yatırım amaçlı mı almış? Elbette hayır. Binaya iki kez çürük raporu çıkmış. Zamanında yönetici, “Kentsel dönüşümden faydalanalım” diyerek başvuruda bulunulmayı teklif etmiş. Kimse yanaşmamış, çareyi oturmamakta ama kiraya verip parasını afiyetle yemekte bulmuşlar. Kim başvurur şimdi? Masraf, yıkım, kaç ay kira kaybı, oooo uzun iş değil mi?...
Sonuç: Binada yıkılan sadece evler değil, hayatlar ve insanlık. Meclis toplantısında Şentürk, güzel noktaya parmak bastı. Felaketi önceden duyurdu: Karasu’da ilk depremde yüzde yüz yıkılacak binalar var.
Kimisi davalık. Aynı daire kaç kişiye satılmış zamanında. Hala harabe, tuğla yığını, kara bina...
Kimisi bol hisseli. Satmak isteyen hissedarı da var, durdukça değerlensin 3 kuruş daha artsın ederi diye düşünen de.
Çarşının ortasında hayalet gibi duran çirkin dik haldeki tabutlar. İçerisinde insan olan da var, olmayan da...
Ne olacak bu çürük binalar? İlk depremde başında gözü yaşlı mülk sahipleri mi göreceğiz, ailesinden biri içeride kalan aile ferdi mi?
Gerçi ne önemi var? Milyonların gözü yaşlı izlediği, profil resimleri yaptığı, umut bitmez modasına uyup, babasının kucağında yalın ayak taburcu olan Ayda bebek gibi 3 gün sonra unutacağız yan sokağımızda yıkılacak olan binayı.
Sosyal medyada “Geçmiş olsun İzmir” paylaşımları yaparak bilinçli olduğunu zanneden ilçemize Allah dileriz ki “Geçmiş olsun Karasu” dedirtmez. Oysaki, 22 yıl öncesinden antrenmanlıyız diye hatırlıyorum. Bilinçli ve sağlıcakla kalmanız dileğiyle...