Ziraat Bankası'nın Demirören borcu ve Türk ekonomisinin gizli riskleri

Selman Yümnü'nün "Ziraat Bankası'nın Demirören borcu ve Türk ekonomisinin gizli riskleri" başlıklı köşe yazısı

Türkiye'nin finansal yapısının en önemli direklerinden biri olan Ziraat Bankası, birçok önemli kamu yatırımına ve projeye kaynak sağlarken, geçmişte yaptığı bazı kredilendirme kararlarıyla da tartışma konusu oldu. Bu tartışmaların başında, Demirören Holding’in Ziraat Bankası’na olan devasa borcu yer alıyor.

Demirören Holding’in Ziraat Bankası’na olan borcu, 2023 yılı itibarıyla 30 milyar TL’yi aşmış durumda. Bu tutar, bankanın toplam takipteki alacaklarının ve kredilerinin yüzde 137,1'ine denk geliyor. Bu oran, aslında bir finansal güvenlik sorunu yaratabilecek seviyede. Zira, büyük bir borcun tek bir alacaklıya olan bu denli yoğunlaşması, olası bir ödeme aksaklığında, bankanın mali sağlığını tehdit edebilir.

Demirören’in Ziraat Bankası’na olan borcu 2018 yılında, Doğan Medya Grubu’nu satın alması için sağlanan kredilerle başlamıştı. O tarihlerde, Ziraat Bankası’nın büyük bir kamu bankası olarak verdiği kredilerin ardında, devletin ekonomiye ve medyaya etkisi gibi daha geniş bir perspektif vardı. Ancak zamanla, bu borç iki kez yapılandırılmış ve faiz indirimine gidilmişti. Ancak yapılan yapılandırmalara rağmen, Demirören Holding'in ödeme planlarına sadık kalmadığı ve borçlarını düzenli bir şekilde ödemediği tespit edildi.

Bu durum, sadece Ziraat Bankası’nı değil, aynı zamanda Türkiye’nin mali sistemini de zorlayabilecek bir risk yaratıyor. Bir yandan, kamu bankalarının finansal performansı devletin borçlarıyla ilişkilendiriliyor ve dolayısıyla riskler doğrudan halkın ekonomisini etkileyebilir. Diğer taraftan, Ziraat Bankası’nın Demirören borcuna sağladığı imkanlar, medya sektöründe yaşanan güç odaklarının değişiminde de önemli bir yer tutuyor. Sonuçta, bu borçlar sadece finansal değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal bir boyuta da taşınabiliyor.

Bu tür büyük krediler, kamu bankalarının kararlarını daha şeffaf hale getirmeyi gerektiriyor. Sonuçta, halkın parası, doğru ve yerinde yatırımlar yapılmasını bekliyor. Bu borcun ilerleyen yıllarda Türkiye’nin ekonomik yapısını nasıl etkileyeceği ve bankaların risk yönetim stratejilerinin nasıl şekilleneceği soruları, ülkenin finansal geleceği için kritik önemde.

Ziraat Bankası'nın bu borçla ilgili aldığı tedbirler ne kadar etkili olursa olsun, Demirören Holding’in finansal durumu göz önüne alındığında, gelecekte karşılaşılacak sıkıntılar yalnızca bankanın değil, tüm ekonominin yükünü artırabilir. Yüksek riskli borçlanmalar, büyüyen bir kayıp riskine dönüşmeden önce, daha dikkatli ve disiplinli bir yaklaşım gerektirmektedir.

Türk ekonomisinin geleceği, şeffaf, sağlıklı ve sürdürülebilir finansal yönetimle şekillenecek. Kamu bankalarının büyük kredilerde daha dikkatli adımlar atması, yalnızca bankacılık sektörü için değil, tüm Türkiye için kritik öneme sahip.