Yeni çıkacak hayvan hakları yasası için Pazar günü tüm Türkiye’de eş zamanlı basın açıklaması düzenlendi. Pazar günü saat 14.00’de Başbuğ Alparslan Türkeş Parkı’nda Hayvanların Yasam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) Temsilcisi Derya Yücesan tarafından okunan basın bildirisine hayvan severlerde pankartlarıyla katılarak destek verdi. Yücesan ortak basın bildirisinde şu ifadelere yer verdi:

KANLI TASARI

“TBMM’deki vicdan sahibi tüm milletvekillerinin ve kamuoyunun önemle bilgisine. Kapalı kapılar ardında kelime oyunları ile kılıflar uydurularak hazırlanan tasarı ile sokaklardaki bütün kedi ve köpeklerin toplanarak bir süre sahiplendirme kılıfı ile bekletilip sonra öldürülmelerini içeren yasa tasarısını lanetliyoruz. Bu kanlı tasarıyı hazırlayanlara soruyoruz! 20 senedir belediyeler kısırlaştırma yapmaz, hayvanlar çoğalırken aklınız neredeydi? Siz alemi kör, milleti aptal mı sanıyorsunuz? Ötenazi diye hayvanları öldürmeye başka başka isimler bularak milleti kandıracağınızı mı sanıyorsunuz? Öldürme sözünü kullanmaya korktuğunuz için mi ötenazi kelimesinin arkasına sığınıyorsunuz?

CANLARINI NASIL ALACAKSINIZ?

Niçin doğrudan öldüreceğiz diyemiyorsunuz? Eğer kamu güvenliği ve toplum sağlığını çok düşünüyorsanız katilleri, canileri, uyuşturucu mafyalarını hedefe koysanıza! Gücünüz bu gariban hayvanlara mı yetiyor? Sokağa çıktığınızda bir köşede size masumca bakan kedinin gözlerine siz de bakabilecek misiniz? Kendi iradesi dışında bu vahşi dünyanıza gelmiş olan kara burunlu bir köpeğin gözlerine bakabilecek misiniz? Milyonlarca kedi köpek öldürülürken, evinize gittiğinizde çoluk çocuğunuzun gözlerine bakabilecek misiniz? Hani hayvanları mal kapsamından can kapsamına almıştınız? Can kapsamına aldığınız bu canların canını nasıl alacaksınız?

GERÇEKLER ÇARPTIRILMIŞ

Siz Rümeysa Kadak, siz Özlem Zengin, ana yüreklerinizle milyonlarca hayvanın katline seyirci kalacak mısınız? Siz Bahadır Yenişehirlioğlu, öldürmenin kırk çeşit senaryosu yazılan bu tasarı sizin raporunuza göre mi tasarlandı? Bütün tasarı kedi ve köpeklerin nasıl öldürüleceği konusunda uluslararası sözleşmeler, kanunlar ve gerçekler çarpıtılmıştır. Ey tasarıyı hazırlayanlar, hayvanların öldürülmesi üzerine verdiğiniz bu emeği yıllardır kanunun uygulatılmasına vermiş olsaydınız, bugün sahipsiz hayvan üremesi kontrol altına alınmış olacaktı. Siz bakanlık bürokratları, gönüllü varlığından bu kadar mı korktunuz ki yerel hayvan koruma görevliliğini kaldırdınız?

TARİH SİZİ YARGILAYACAK

Şimdi 100 sene önce hayvanları Hayırsız Adaya yollayanları lanetliyoruz. 100 sene sonra da bugün bu kanunu çıkarmaya çalışanlar lanetlenecek. Tarih sizi yargılayacak. Andımız olsun ki size bu hayvanları öldürtmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanına sesleniş! Bir, dünyaya örnek olarak 2004 yılında ana hükmü belediyelerin bakımevi kurup kısırlaştırma yapması olarak çıkartılan Hayvanlar Koruma Kanunu’na rağmen, hala daha 1389 belediyenin 1200’e yakınında bakımevi de yok kısırlaştırma da yok. İki, kısırlaştırılma yapmayan belediyelerin görev ihmali ile hayvanlar aç sefil yaşam savaşı verirken, çoğalan hayvanlardan dolayı vatandaş da mustarip ve şikayetçi olduğunda, belediyeler bu hayvanları toplarken birazını öldürüp, kalanları da birbirlerine, başka ilçelere, beldelere çöplüklere, ormanlara ve otobanlara atıyor. Atılan hayvanlar üremeye devam ediyorlar. Bu katliam ve üreme döngüsü devam ediyor.

20 YILDIR MÜCADELE EDİYORUZ

Üç, bizler 20 yıl boyunca hayvan severler, gönüllüler ve STK’lar olarak, belediyelerin bakımevi kurup kısırlaştırma yapması için, yetkili kurumlarca belediyelere denetim, idari ve cezai yaptırım gelsin diye mücadele ettik etmeye de devam ediyoruz. Dört, fakat, yasayı uygulamayan ve görev ihmalinde bulunmaya devam eden belediyelere, yetkili kurumlarca ne denetim yapıldı ve ne de idari cezai bir yaptırım getirildi. Beş, şimdi bir kısım bürokratlar ve bazı siyasiler belediyelerin görev ihmallerinin bedelini, kendi iradeleri dışında bu dünyaya gelen hayvanları öldürerek bu masumlara ödetmek istiyorlar. Altı, oysa, bürokratların da bilmediği bir gerçek, sokak hayvanlarının ana kaynağı, Türkiye’de bulunan 20 bine yakın köyde yaşayan tarım ve hayvancılık uğraşan 10 milyonlarca vatandaşın canını, malını, davarını koruyan 100 binlerce sahipli bekçi ve çoban köpeklerinin, sahiplerince beldelere ilçelere atılan ve sonra da sokak köpeği denilen yavrularıdır.

KORUMA ALTINA ALINIR

Yedi, bu sahiplerince atılan bekçi çoban köpeği yavrularının, büyüyüp artık sahipsiz sokak köpeği olmadan ve çapraz üremeye girmeden kısırlaştırılması sağlanmaz ise üreme devam edecektir. Sekiz, tarım ve hayvancılık yapanların ve evini malını canını korumak için kapısında bekçi köpeği olan köylünün köpeklerini elinden almak veya kısırlaştırmak mümkün olamasa da bunların şehirlere kırsala atılan yavruları kısırlaştırılırsa üreme kontrol altına alınır. Dokuz, bugün bir kısım bürokrat ve siyasilerin ‘Saldırgan olanları toplanacak uyutulacak öldürülecek’ diyerek ölümlerden ölüm biçmeye çalışarak bir insanlık ayıbı sergiledikleri, öldürülmelerini yasaya koymaya çalıştıkları sokak köpeklerinin yüzde 99’u bu korumacı bekçi çoban köpeklerinin sahiplerince atılan yavrularıdır.

TBMM’de, sorunu ve çözümü gerçek anlamda görebilen aklıselim siyasiler olduğuna, TBMM’den tuzaklar içeren bir katliam kanunu çıkmasına geçit vermeyeceklerine inanıyor, onlara ve Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyoruz. STK’lar ve kamuoyundan gizli hazırlanan, katliam ve üreme döngüsünü devam ettirecek bu kanun teklifi geri çekilmelidir. Şimdi hep birlikte haykırıyoruz, yasayı geri çek!”

Editör: Güler Çınasoğlu