‘’Şimdi geride mi kalındı…’’
Umutların bir facia gibi bütün aklımı kemirmesi hatta senin kokunun saçlarıma sinmesi aylardır duyamadığım sesin…
İçime sığmayan kelebeklerin hükmü ama bu kime göre keskin, hem sen değil misin beni kıyısız bir uçurumda bekleyen…
Ben kelimelerimi unutuyorum…
Şiirlerimi kaybediyorum sanki her şeyim ellerimden düşüyor ve ben buna göz yumuyorum. Daha ne kadar gücüm dayanabilir ki zaten her defasında düşüp yeniden savaşmaya çabalamak benim zihnimin zırvalaması…
Denizlere benim vedalarım, çünkü onlar keskin unutulanlardır.
Artık sureti kalmıyor ki kalbimde hem bak kokun saçlarımda yok, silik silik sessin hatta vedalaşıyorum senin ruhun ile…
Her şey yaşanıyor sonra gidiyorsun kalabalıkların içinden ve hayatı herkes tek güne sığdırıyor, kimi tek o gün gül alıyor kimi kahvenin huzurunu tadıyor. İnsanlar içinde kayboluyorum kimse kimseyi anlayamaz çünkü yaşamadan bilinmez bu yuvarlıkta. Yürürken yüzlerine bakıyorum kendimi dinliyorum kalbimi dinliyorum kelimeler zihnimi ele geçiyor ve şiirlerim dökülüveriyor…
Yeniden savaşmalıyım, tek başıma olduğumu biliyorum. Kaybedecek sadece nefeslerim var kimsenin kalbini duymak istemiyorum kimseye sevmeyi öğretemem sadece inanmam lazım benim kıyısız kalan hayallerime güvenmem lazım…
Hayat bazen tek tabancadır, sokaklar ıssız değil insanların beyini ıssız ve yalnızdır şimdi ise herkes bir yalanlar peşinde…
Korkaklığı aşılıyoruz biz her yere hatta insanların yanında olmak yerine olumsuzluk anlatıyoruz. Ben artık kimseye inanmıyorum hatta güvenmiyorum çünkü kalbime hiçsizliği öğretim…
Hayatta aldığım bazı notlar vardı. İlk öğrenmem gerek hiç sevilmemişlik, yalanlar, plavralar, ve en önemli ise her şeyi susmak.
Susmak en büyük cesarettir. Savaşmanın ilk kuralı susmaktır. Kendine güvenmektir…