Ülkemizi derinden sarsan ve kapanmayacak manevi yaralar açan iki büyük depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara da şifalar dileyerek söze gireyim.
Acı olan yerde muhakkak öfke ve sabırsızlık da olur. Bu durumda vatandaşla empati kurulması da imkansızdır haliyle. Depremin ilk şoku atlatılınca biraz da kamuoyu oluşmasıyla birkaç müteahhit gözaltına alındı.
Böylece de milletin gazı alındı. Peki TEK sorumlular cezalandırılınca halloldu mu her şey? “TEK” dememin sebebi, dostlar alışverişte görsün misali çünkü. Günah keçisi bulundu. Kaç kişi?
Yıkılan bina sayısı 20 bin civarı denildi. 16 Şubat tarihli bir habere göre Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın verdiği sayılara göre: “Bugüne kadar hakkında işlem yapılan şüpheli sayısı 245, tutuklanan şüpheli sayısı 54, hakkında adli kontrol verilen şüpheli sayısı 47, yakalama kararı çıkarılan ama henüz yakalanmamış şüpheli sayısı 7, gözaltı talimatı verilen 45, gözaltında olan kişi sayısı ise 27. Şüphelilik vasfı değerlendirilen kişi sayısı şu anda 29. Yurt dışında olduğu tespit edilen 4, öldüğü tespit edilen 10, ifadeleri alınan 22 şüpheli bulunduğunu buradan ifade etmek isterim.”
Yani tüm yıkılan binaların toplam müteahhitleri bu kadarcık öyle mi? Tamam, yürekli sunucu Dilara Gönder’in dediği gibi “Çıkarılması gereken dersten kalmadık mı artık?” En yakın tarihli büyük afete bakalım:
1999 depreminde gözaltına alınan müteahhit sayısı 2 bin 100. Peki sonuç ne oldu biliyor musunuz? Rahşan affıyla bin 800’ü serbest bırakıldı. Kalan 300’ü ne oldu biliyor musunuz? Ceza almadı. Şimdi de göstermelik 200-250 kişi toplandı. Netice farklı mı olacak? Yani hükümetler farklı olsa da sonuç aynı olacak.
TCK 83, bunu aslında ihmal suretiyle adam öldürme olarak görüyor. Onun cezası da 10 yıldan 25 yıla kadar oluyor. Peki TEK suçlu müteahhitler mi? Bir binanın tek sorumlusu bir kişi mi? Müteahhit masum demiyorum dikkat ediniz, TEK suçlu o mu? Herkesin cevabı, vicdanıyla sınırlıdır. Vicdanınızla yüzleşin bakalım ne cevap alacaksınız.