Karasu'da "Yaz sezonu" sonuna geldik. Sezon başladığında ilçeye gelen tatilcilerin esnafa bıraktığı ekonomik geliri bir tarafa koyalım.
Nüfusun yoğunluğu yerleşik halkın kısmen de olsa sosyal yaşamını ve huzurunu olumsuz etkiledi. Tatilci sayısı arttıkça bu daha da çekilmez hal aldı.
Öyle ki; vatandaşların büyük çoğunluğu "ah bir gitseler de rahat etsek" serzenişi yaptıklarına şahit olduk.
Peki neden böyle oluyor?
Bakınız; dışarıdan ilçemize gelenlerin büyük çoğunluğu orta gelirli vatandaşlardan oluşuyor. Özellikle İstanbul'dan gelen varoşların gece saatlerinde sahil şeridinde gelişigüzel park eden araçların arkasında gruplar halinde alkol alarak şarkı türküyle eğlenirken bıraktıkları çöpler bir yana gürültüleri de çevreyi olumsuz etkiliyordu.
Bunları nereden mi biliyorum? Çünkü, zaman zaman yaptığım gece yürüyüşlerimde onları görüyordum.
Emniyet ve Belediye Zabıta ekiplerinin de bu konuda çok da başarılı olduğunu söylemek güç. Ne kadar devriye gezilse de bu tür olumsuzlukları önlemek kolay değil.
Neyse konuyu ilçenin asıl sorunlarına getireyim.
Karasu'ya altyapının esaslı olarak geldiği tarih 2007'dir. Öncesinde yapılan hizmetler olmuş mudur? Elbette olmuştur.
"Gelin aksaklıkları bir gözden geçirelim:"
Örneğin; Sakarya'dan devam eden oto yolun Kocaali ilçesine kadar olan bölümü yapılmış, 2000 yılında İller Bankası'ndan sağlanan kredi ile 100 km'lik kanalizasyon hattı çalışmaları da 2008’de tamamlanmıştır. Ancak bunların yapılmış olmasına rağmen sorunlar devam ediyor.
Şöyle ki;
Yapılan bölünmüş oto yolun üst geçit, alt geçit, yan yol ve koruma bariyerleri gibi güvenlik önlemleri tamamlanmadan hizmete sokulduğu için onlarca ölümlü kazalar meydana geldi ve yeniden gelmesi de muhtemel görünüyor.
İlk etap kanalizasyon yapıldığında yerleşik bina sayısı ile şimdiki arasında 3 kat fark oluştu. İlave yapılmadı. Araçlar katlı binaların yoluna park edilerek trafik geçişini engelliyor. Yasayla belirlenmiş olmasına rağmen katlı yapıların otoparkları bulunmuyor.
Çarpık ve ruhsata aykırı yapılaşmalar nedeniyle kanalizasyon artık yetersiz kalıyor.
Katlı binalarda rögarların tıkanması veya yetersiz kalması sonucu en alt katın tuvaletlerinde su akışı çok zor olurken zaman zaman taşmalar meydana geliyor. Her ne kadar SASKİ ekipleri bu sorunlara müdahale etse de araç ve ekipman yetersizliği gecikmelere yol açıyor. Dolayısıyla bu durum çevre ve sağlık sorunlarını olumsuz etkiliyor.
Diğer taraftan; asayiş ve güvenlik sorunları bir türlü topluma rahat nefes aldıracak düzeyde çözülmedi.
İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün ekip ve tesisat yönünden yetersiz kalması, halkın huzuru noktasında yetersiz kaldı.
Yaya kaldırımlarında ve yaya geçitlerinde özel araçlarla park yapanlardan, geceleri motosiklet ve mobilet gibi araçların egzozunu patlatarak gürültüye yol açmalarına kadar bir dizi olumsuzluklar yaşandı.
Kurban Bayramı sonrasından itibaren İl Emniyet Müdürlüğünden akşamları takviye olarak gelen bir otobüslük (muhtemelen 20 kişilik) çevik kuvvet ekipleri gece görev bitiminde yeniden İl Emniyet Müdürlüğü'ne dönüş yapması çok da yararlı olmadı. Oysa takviye yerine 10-15 kişilik daimi personel gönderilmiş olsa daha iyi hizmet verilebilirdi.
Zamansız elektrik kesintileri esnafı da konutlarda oturan vatandaşları da illallah dedirtti. Bu durum hemen hemen her yıl yaşanıyor. Trafolar yetersiz kalıyor, köklü bir çözüm nedense getirilemiyor.
Şehir içi dolmuşlar bir başka rahatsızlık kaynağı.
İlçenin yoğun nüfusu nedeniyle dolmuşlar tıklım tıklım çalışıyor. Araç içinde yolcular nefes almakta güçlük çekiyor. Araçların özellikle halk pazarının olduğu günlerde ara duraklarda bekleyen vatandaşlar dolmuşlara binemiyor. Zaten dolmuş araçları da durmuyor. Bazı güzergahların değişmesinden habersiz vatandaşlar mağdur oluyor.
Diğer yandan;
Karasu Devlet Hastanesi'nde yaşanan yoğunluk ve hekim noksanlığı ister istemez acillerde olağanüstü birikim yaratıyor.
Rahatsızlık geçiren vatandaşların özellikle gece saatlerinde Karasu Devlet Hastanesi'ne gidenlerin çektiği ızdıraba bizzat şahit olanlardanım. Yaz sezonu nedeniyle doğal olarak artan nüfus karşısında hekimlerin ve diğer personelin yetersizliği çok büyük sıkıntılar getiriyor. Hekiminden hastasına kadar yaşanan sorunlar bir türlü çözülemiyor.
İlçenin huzuru ve güvenliği, sosyal hizmetlerin sağlanması, sağlık sorunları gibi ortak koordinasyon içinde bir planlama yapılmış mıdır bilemiyorum, ancak yapılmış olsa dahi burada bir kopukluk görünüyor.
Burada en ağırlıklı sorumluluk elbette Karasu Belediyesi'ne düşüyor.
Karasu halkı her yaz sinekten ve asfaltlanmamış yolların tozundan konutların balkonunda oturamıyor, çamaşır asamıyor. Püskürtme yoluyla yapılan ilaçlama araç yetersizliği nedeniyle etkisiz kalıyor.
Gece saatlerinde çöp konteynerleri etrafında biriken çöpler köpekler tarafından çevreye dağıtılarak kirlilik yaratıyor. Konteynerler yeterli gelmiyor.
İlçenin ortasından geçen kanalın rehabilitasyonu nedeniyle akış hızı duran suyun üzerinde biriken çöpler çevreye sinek, koku gibi büyük rahatsızlık veriyor. Ayrıca kanal kenarlarında çoğu bölümde güvenlik şeridinin olmaması hayvan ve çocukların kanala düşmesi tehlikesi yaratıyor.
Bazı cadde ve sokaklarda araçların çift taraflı park edişi diğer araçların geçişine engel oluyor.
Özellikle halk pazarı olduğu günlerde pazar yerinin doğu tarafında tam bir trafik keşmekeşliği yaşanıyor. Her ne kadar "Oto Park Alanı" yapılmış olsa da yaz sezonu yetersiz kalıyor.
Pazar içinde satıcıların yüksek sesle ürün pazarlaması gürültü kirliliğine sebep oluyor.
Sokak aralarında özellikle sabah saatlerinde "patates, soğan, karpuz, sarımsak" anonsları ile dolaşan araçlı seyyar satıcılar yüzünden yazlığında tatil yapan vatandaşların uykuları bölünüyor. Ayrıca yasak olmasına rağmen gerek inşaat yapımı gerekse tadilat nedeniyle oluşan gürültü de aynı rahatsızlığı yaratıyor.
Mahalle aralarında dolaşan köpek sürülerinden dolayı geceleri vatandaş evine gitmekten korkuyor.
Bütün bu olumsuzluklar ne yazık ki her yıl devam ediyor.
Karasu Belediyesi'nin hizmetleri sadece alt yapı üst yapı değildir. Bunlar rutin hizmetlerdendir. Sosyal ve kültürel olarak da hizmet vermesi gerekir. Ufak tefek spor ve kültürel organizasyonlar yapılsa da Ahmet Genç ve Mehmet İspiroğlu döneminin bir bölümünde yapılmış olan "Festival" düzeyinde daha geliştirilmiş organizasyonlar yapılması gerekir.
Bir önceki Kaymakam Aziz Mercan döneminde ilçe basınının da yer aldığı kahvaltılı toplantılarla Jandarma, Emniyet ve Belediye de dahil tüm ilçe kurum temsilcileri ve kaymakamlık bünyesindeki müdürlüklerin faaliyetlerine ilişkin bilgilendirmeler yapılır, basın olarak da görülen aksaklıklar dile getirilirdi.
29 Temmuz 2020'de Karasu'da göreve başlayan Kaymakam Ahmet Naci Helvacı'nın geldiği dönemden beri böyle bir toplantı yapılmazken, sayın kaymakamı ancak resmi ziyaret, tören ve esnaf işyeri açılışlarında görüyorduk.
Bütün bunlara bakıldığında söz konusu kurumlara halka hizmet noktasında karne verilmesi gerekiyorsa; (SASKİ'yi ayırarak söylemeliyim)
"Ortanın altında aldıkları notla sınıfta kaldılar!"