I. Murat tarihte oğlunu öldürten ilk padişahtır. Oğlunu ve kendi iki kardeşini öldürtmüştür. Mehmet Çelebi, II. Murat kardeşlerini öldürdü. Fatih Sultan Mehmet padişah olduğu gün 2 yaşındaki iki kardeşini öldürüp " Kardeş katli vaciptir." diye kanun çıkardı.Yavuz Sultan Selim, babasını öldürterek tahta geçti. Kardeşleri Ahmet, Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şahsultan, Alemşah, Mahmut ve Mehmet’i olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak öldürttü. Bunların tüm eş ve çocuklarını da öldürttü. III. Mehmet, içlerinde kundakta olan çocukların da olduğu 19 kardeşini tahta çıktığı günün gecesi öldürttü. Oğlu şehzade Murat’ı da boğdurttu.
Kardeş katlinin sonu şu şekilde geldi. III. Mehmet 1603’te 37 yaşında öldü. Yerine oğlu I. Ahmet geçti. Kardeş katili usulünü de kaldırdı.
Osmanlı da 1389’da başlayan kardeş katliamı 1603’e kadar 214 yıl devam etti. Daha sonra tek tük şehzade katli olayı olduysa da 1700 yılından sonra 1922 yılına, saltanat kaldırılana kadar 222 yılda hiç şehzade katliamı olmadı. Benzer durumlar monarşi ile yönetilen bütün devletlerde oldu. Avrupa tarihi ve dünya tarihi bunun örnekleri ile doludur. Büyük Petro oğlunu döve döve öldürtmüş ve bunu izlemiştir. Kimse çıkıp bu tür olaylar sadece Osmanlı'da olmuş gibi konuşmasın.
Gelelim Şehzade Mustafa kimdir sorusuna. Şehzade Mustafa halkın ve Yeni Çeri' nin Süleyman' dan sonra padişah olarak görmek istediği oğludur. Adil yönetim şekli ve kişiliği ile halkın sevgisini kazanmıştır. Fakat Kanuni'nin iktidarı devam ederken bir şehzadenin isminin bu kadar ön plana çıkması babasını rahatsız etmiştir. İktidarı devam ederken kendine rakip çıkması gibi bir durumla karşılaşmak zorunda kalmıştır. Diyarbekir Beylerbeyine kendi ağzıyla yazdığı " Benimle misiniz?" dediği mektuplar vardır. Fakat İran Şahı ile mektuplaştığı sadece dedikodu da kalmış ve bununla ilgili herhangi bir belge kanıt yoktur. Bir de üstelik Mustafa'nın isyan hazırlığında olduğu dedikoduları artınca Kanuni Sultan Süleyman kendi evladını boğdurmuştur. Bu durum için en uygun söz "İktidar gölge kabul etmez." sözüdür.
Mustafa açısından düşünürsek olay farklıdır. Mustafa'nın isyan hazırlığında olup olmadığı her zaman bir soru işareti olarak kalacaktır. İsyan etme niyetinde değil ise ve babası mektup gönderip çağırdığında ordan asılma kararı çıkacağı bellidir. Mustafa'nın yanındaki insanlar onu yüzlerce kez uyardığına eminim. Buna rağmen gidip babasına teslim oluyorsa ya çok saf bir adamdı yada gerçekten masumdu ve babasına çok fazla güveniyordu.
Şahsi düşünceme gelirsek bence Mustafa ilk mektubu aldığı an katlinin olacağını anlayıp isyan etmeliydi. Madem halk ve yeni çeri Mustafa'yı istiyordu babasına savaş açıp o tahta çıkmalıydı. Hadi asılacağını ilk mektup da anlamadı peki yoldayken gelen ikinci mektubu da mı anlamadı. Yani bu işe bir anlam yüklemek mümkün değil. Öldükten sonra üstünden çıkan mektup da ise "Babasına karşı isyan etmiş bir hain olarak anılacağıma masum bir şehzade olarak anılmayı tercih ederim." demiştir.
Çok farklı bir açıdan daha bakalım olaya. Mustafa dendiği gibi çok akıllı ve yetenekli ise ve bunun yerine Şarapçı Selim tahta çıktığında bütün tarih değişiyor. Bir kişi tahta çıkıyor ve onun evlatları onun nesli peşinden geliyor. Yani Selim ve oğulları geleceğine Mustafa ve oğulları gelseydi bütün tarihimiz değişecek ve çok farklı bir tarihimiz olacaktı.
1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan Süleyman saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir. Süleyman böylece devletin hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan hem de en uzun süre sefer yapan padişahı olmuştur. O yüzden tarihi bir olaya bakarken resmin öncesine ve sonrasına bakmak gerekir.