Şaman öğretisi: Ders sen öğreninceye kadar devam eder!

Selman Yümnü'nün "Şaman öğretisi: Ders sen öğreninceye kadar devam eder!" başlıklı köşe yazısı

Nasıl oluyor da avuç içi kadar İsrail’i dünya dize getiremiyor diye düşünenler için, kısa, öz paradan daha değerli bilgiler.

Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapar, her zaman yedek akçeleri vardır. Türklerde ise tüm sermaye ticarethaneye, şirkete ya da lüks araçlara yatırılır.

Yahudiler, kuşaklar boyu aynı işi yapar, ailelerinin bilgi birikimini korur ve aktarır. Babası eczacı olan bir Yahudi’nin dedesi ve torunları da genelde eczacıdır.

Türklerde ise babadan oğula geçen iş nadirdir, evlat babasını beğenmez. Bu yüzden Türk ailelerinde ticari bilgi birikimi oluşmaz ya da nesiller arasında aktarılmaz.

Yahudiler kazançlarını gösterişsiz yaşar, 10 liralık sermaye ile 1 liralık hayat sürerler. Türkler ise serveti gösteriş için kazanır, 10 liraları varsa 100 liralık yaşamayı severler. Gösterişte kullanılmayan serveti “lüzumsuz” görürler.

Yahudiler, mal satarken kazancı görür görmez malla vedalaşır, duygusal bağ kurmazlar. Türkler ise mallarına aşık olur, satmamak için direnirler. Sattıkları mala pişman olur ve yıllar sonra bile konuşurlar. Asıl önemli olan, elde edilen parayı nasıl değerlendirdiğinizdir.

Yahudiler, çocuklarını başka Yahudi ailelerin iş yerlerinde çalıştırarak farklı ticaret kültürlerini öğrenmelerini sağlar. Türklerde ise çocuklar babalarının iş yerlerinde “prens” ya da “prenses” gibi büyür.

Yahudiler, dünyayı gezip yenilikleri takip eder, gelişmemiş ülkelere yeni ürünler getirerek para kazanır. Türklerin ise hep vakti yoktur ve aynı yolda yürümeye devam ederler.

Yahudiler, iş yaptıkları insanları kalkındırmanın kendi kazançlarını artıracağına inanır. Türkler ise iş yaptıkları insanları rakip görür, onların zarar etmesinden keyif alır.

Yahudilerde dayanışma kültürü vardır. İş yaparken birbirleriyle dayanışma içindedirler. Birbirlerine el verirler. Ticarette birlik ve beraberlik içinde hareket ederler. Türklerde ise dayanışma yerine savaş vardır. Birbirlerinin kuyusunu kazmaya meraklıdırlar.

Yani nitelik değil nicelik önemlidir. Sayısal çoğunluk hiçbir fayda getirmemektedir. Eğer böyle parçalı yapıya devam edersen ve bölünmek ve birbirimizden ayrışmak için bahaneler ararsak sonumuz çok da iyi görünmüyor.

Siyasetin son dönemde sıkça kullandığı içeride kaleyi sağlam tutmak tam da bunun için önemlidir. Türklerin bir an önce sermayenin tutsağı olmaktan kurtulup gerçek bağımsızlığını kazanmaları gerekmektedir.