Değerli kardeşlerim yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim de Ramazan’ı Şerifle alakalı, oruç günleri, yani ramazan sayılı günlerdir buyuruyor.
Sayılı gün olunca da erkenden geçip gidiyor,
Ramazan’ı şerifi Resulullah (s.a.v) efendimiz; “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat günleridir” buyuruyor.
Yine peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem; “Kim Allah için oruç tutarsa günahları bağışlanır” müjdesini veriyor, “kim Allah için ramazan gecelerini ibadetle geçirir teravih kılarsa günahları bağışlanır” buyuruyor, “Kim Kadir Gecesi’ni ihya ederse günahları bağışlanır” buyuruyor.
Ve oruç; Allah için tutulan ve mükafatını Rabbimizin beyan etmediği, oruç benim için tutulan bir ibadettir mükafatını ancak ben vereceğim dediği önemli bir ibadeti icra ettik elhamdülillah.
Bundan sonra yapmamız gereken, şu kalan günlerimizi çok güzel değerlendirmek ve Rabbimizden af talebinde bulunup, bu ibadetlerimizin kabulü için yalvarmak ve günahlarımızın sıfırlanması için gayret sarfetmektir.
Hani Resulallah (s.a.v) efendimiz buyuruyorlar ya,
Ramazan’ı Şerif geldiği halde af olunmayan, şeytanlar zincire vurulmuş cehennem kapıları kapatılmış, rahmet kapıları sonuna kadar açılmış, böyle bir Ramazan’da affedilmeyen kişi için, çok ağır ifadeler kullanmış biliyorsunuz. “Burnu sürtsün, yazıklar olsun adama” buyurmuş.
Ne olur şu kalan günlerimizi çok güzel değerlendirelim, özellikle Ramazan’ı Şerif bayramının gecesi, yani Oruçlar bittikten sonraki o geceyi de özel değerlendirelim.
Bu konuyla alakalı bir rivayet vardır.
Kişi çalıştıktan sonra ücretini alır, biz Ramazan’ı Şerif boyunca orucumuzu tuttuk, ibadetlerimizi yapmaya çalıştık, son gecemizi de boş geçirmeyelim.
Allah’ım senin için aç kaldım, senin için paramı çıkarıp fakir fukarayı verdim, ne olur yarabbi beni bağışla diye, özellikle ücretimizi almanın gayretinde olalım.
Geriye kul haklarımız kalır, kul haklarını da bayramda helalleşerek halledersek bayrama tertemiz çıkmış oluruz.
Önemli olan ondan sonraki günleri artık kirletmeden devam edebilmek.
Rabbim bu konuda hepimize gayret nasip eylesin.
Değerli kardeşlerim son olarak şunu ifade ederim ki;
Elbette ki zekatlarımızı verdik, fitrelerimizi verdik, oruçlarımızı tutmaya çalıştık, teravihlerimizi kıldık, ama acaba Allah’u Teala’nın istediği şekilde yapabildik mi? Acaba Rabbimiz kabul edecek mi? diye de ufakta olsa bir endişe taşıyalım.
Bakınız İbrahim aleyhisselam Rabbimizin emriyle oğlu İsmaille beraber Kabe’yi inşa ediyor,
İnşa ederken de;
Bakara Suresi 127.ayetinin ifadesiyle;
Allah’ım yaptığımız bu ibadeti bizden kabul eyle sen duaları işitensin diye Allah’a yalvardılar,
Bir peygamber riya için yapmamış, kime gösteriş yapacak zaten kimse yok, Allah emretmiş yapmış ben Kabe’yi inşa ediyorum Allah tabii kabul edecek dememiş, Allah’ım kabul et demiş Allaha yalvarmış,
Biz de Allah’a yalvaralım ne olur “Yarabbi, oruçlarımızı teravihlerimizi zekatlarınızı sadakalarımızı fitrelerimizi hayır hasenatımızı kabul eyle” diye dua edelim.
Birde affolunma müjdesine nail olursak, Rabbimizin affını kazanırsak, bayrama 0 km çıkmış oluruz ve ondan sonraki, o bembeyaz olan defterimizi kirletmeden devam edersek, ölüm meleği bizi karşıladığın zaman “Buyur cennetler seni bekliyor” diyecek.
Rabbim o müjdeye nail olabilmeyi hepimize nasip eylesin.