Eşeğe sormuşlar neden boynun eğri diye. Eşek cevap vermiş nerem doğru ki. Bazılarına laf anlatmak karıncaya hendek atlatmaktan daha zor. Tabi sözün doğrusu bu değil biliyorum.
Tıpkı şu hikâye gibi. “Adamın biri kurban konusunda muhabbet ederken etrafındakilere anlatmaya başlamış. Çocuğu olmayan Hz. Davut Allah’a dua etmiş. Ya Rabbi bana bir kız çocuğu ver onu da sana kurban edeyim. Dua kabul edilmiş Davut kızının adını Ayşe koymuş. Zaman geçmiş çocuğu kurban edeceği gün gelmiş. Hz. Davut’un kızı yatmış tam kurban edilecekken Azrail gökten bir keçi göndermiş. Kızı bırak al bu keçiyi kurban et demiş. Dinleyenlerden biri dayanamamış fırlamış ayağa. Yahu bunun neresini düzelteyim. Davut değil İbrahim, kız değil erkek, Ayşe değil İsmail, Azrail değil Cebrail, keçi değil koç.”
Şimdi ben neresini düzelteyim ki. Eşek değil deve. Karınca değil deve. Yani yok artık deve.
Geçen hafta şaşkınlıkla bir köşe yazısı okudum. Düşündüm, düşündüm neresini düzelteyim. Nereden tutsan anlamaz. Çünkü ona inanmış. Ama bir deneyeyim belki anlar. Alparslan Türkeş çok uzun yıllar tırnaklarıyla mücadele ettikten sonra büyük bir miras bıraktı. Bu da Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları. Türkeş bu uzun yıllar boyunca iki evlilik yaptı. Çocukları oldu. Ve hayatı boyunca çocukları ile neredeyse hiç ilgilenemedi. Detaya girmeyeceğim. Ama merak edenlere edinebilecekleri bilgiler için adresi göstereceğim. Sonrasında yaşananları birçoğunuz biliyor. Bu yazar arkadaş Türkeş’in oğlunun sözlerini paylaşmış aklınca. O zaman tam bu noktada bende ona Türkeş’in diğer oğlunun yazdıklarını paylaşayım. 30 Kasım 2021 tarihinde yazdı. “Her zaman ifade ettiğim gibi babamın partisi; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve onun muhterem Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye yönelik saldırılar ancak Türkiye düşmanlarını sevindirir. Herkesin kırk kere düşünüp bir kere konuşmasını tavsiye ederim”. İşine gelirse bu da Türkeş’in oğlu hadi bunu da paylaş. Ama işlerine geleni anlayanlar, işlerine gelen yazıyı paylaşanlar Sabahattin Önkibar gibilerin peşine takılıp giderler. Hani neresini düzelteyim diyorum ya. Sabahattin Önkibar’ın kitabını önerenin neresini düzelteyim?
Bunlar birde kendi partilerine hiç bakmazlar. Mesela Devlet Bahçeli’nin nasıl geldiği ile ilgilenirler ama kendi genel başkanlarının kasetle geldiğini söyleyemezler. Devlet Bahçeli’nin partiden gönderdikleriyle ilgilenirler ama kendi partilerinden kovulanları dillendiremezler. Mesela Öztürk Yılmaz. Neler neler diyor. Ya da Yılmaz Ateş. Birde yazının son paragrafında hızını hiç alamamış olacak ki yıl vererek seçim aritmetiği sunmuş. Birde hakarete varan cümleler kurup nasıl genel başkanlık yapıyor diye eklemiş yine kendince. Kendi partisini ve genel başkanını hiç düşünmemiş bu cümleleri kurarken. Yazık. Yani iğneyi kendine batıramayanın neresini düzelteyim ki?
Bende size yeni Chp’yi anlatayım. İpini koparan MHP’yi anlatıyor madem. Bende Chp’yi anlatayım. Mesela 10 Aralık Cuma. Saat 15:30. Meclis TV izliyorum konuşan Engin Altay. Her partide terörle ilişkili kişiler var, olabilir. Hpd’de de pkk ile ilişkili olanlar var, olabilir. Bu onların partisini bağlamaz dedi. Bu konuşmadan 5 dakika öncede aynı şahıs Demirtaş ve Kavala ile ilgili özgürlük talebinde bulundu. Bu bile yeterli. Daha birçok şey var ama bu tek bir örnek. Daha neler neler varda yazsak sayfalar yetmez. Resmen suç itirafında bulunan ve ihbar niteliğinde sözler kullananlara üç maymunu oynayanların neresini düzelteyim?
Şimdi bu mevzubahis yazıyı yazana ve okuyup merak edenlere bir öneri. Alparslan Türkeş ve Ailesi, Devlet Bahçeli ve geçmişini merak ediyorsunuz madem, ilçemizde bu konuya birebir vakıf ve yakından şahit kişiler var. Mesela Hacı Aslan hocamız var, mesela Recep Ali Küçük hocamız var. Başbuğun yanında bulunmuş, ailesine ve yaptıklarına şahit. Ama şu konuyu belirteyim kısaca; MHP için, ülkücüler için ve Devlet Bahçeli için Alparslan Türkeş kırmızı çizgidir. Sırf ona olan sevgiden ve hatırdan dolayı çocuklarının birçok yaptığının üstü kapatılmıştır. Bilenler çok iyi anlamıştır bu dediğimi. Hatta çocuklarına hiçbir şey yapılmamıştır. Dünya yansa çocuklarına el uzatacak tek kişi yine Devlet Bahçeli’dir. Bunu da bilen bilir. Öyle bir hatrı ve sevgisi vardır Başbuğun. Öyle arama motorundan iki üç haber okuyup kendince bilmediği konularda hassas noktalar üzerinde yorum yapmaya çalışanlardan ziyade birebir işin içinde olanlardan gerçeği öğrenmekte fayda vardır. Bu konulara belli ki bu kadar meraklı bu kişiye adresi gösterdim. Gitmezse neresini düzelteyim ki?
Tam bu noktada bir konuyu daha belirtmek isterim ki Türkeş onların sermayesi sözünü paylaşmış. Oğlunun sözleri. Yani sermayeyi yiyorsunuz demeye getirmiş. Yahu siz 80 yıldır Atatürk’ün sermayesini yiyorsunuz hatta Atatürk sözünden bile rahatsızlığını dile getireni il başkanlığında tutmaya devam ediyorsunuz, kendinizi büyük Atatürkçü görüyorsunuz ama 6 oktan sadece birini yaşıyorsunuz. Onu da yıllardır yanlış anlamışsınız öyle gidiyorsunuz. Herkes önce kendi kapısını temizleyecek. Dönüp aynada kendine bakacak. Devlet Bahçeli vatan sevgisinin ve bu vatana yaptıklarının zekatını verse size ve genel başkanınıza yüzyıllarca yeter. Devlet Bahçeli’yi seversin, sevmezsin bu kişileri ilgilendirir. Ama onun yaptıklarını bilmeden son paragrafı yazarsan bu eleştiri olmaz. Bak sana onun sözüyle karşılık vereyim. Bizzat benimde içinde bulunduğum bir toplantıda kendi ağzıyla paylaşmıştı. “Sevgide serbestiyet, saygıda mecburiyet vardır.” Başka şeylerin acısıyla öyle sağa sola rahatça saldırabileceğiniz bir konu değil Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli konusu. Sizinle ittifak yapıp cumhurbaşkanı adayı çıkarınca büyük Devlet adamı vatansever, işinize gelmediğinde ülke meselelerinde fikri, projesi olmayan adam öyle mi? Hadi oradan. Aslında sizin düzeltilecek bir tarafınız yok 40 yıldır aynısınız ama ne yapalım işte.