Mevlit Kandili kutlamak bidat mıdır?

Ali Kesinsoy'un "Mevlit Kandili kutlamak bidat mıdır?" başlıklı köşe yazısı

“Mevlit Kandili diye bir şey yoktur. Sahabeler böyle bir şey yapmamışlardır, nereden çıkardınız böyle şeyleri, Miraç diye bir şey yoktur, Berat gecesi diye bir şey yoktur” diye konuşan bir güruh var.

Şimdi biz de Mevlidi Şerifi kutluyoruz, Mevlidi Şerifi kutlarken niçin kutlama yapıyoruz? Biz dinde bir şey ortaya koymuyoruz.

Şimdi onlar bize diyorlar ki, “Yahu siz mübarek gece, kandil diye bir şey çıkarıyorsunuz, İslam’da olmayan bir şeyi ortaya koyuyorsunuz.” Biz bunu irşad adına yapıyoruz, irşad adına yapıyoruz.

Kur’an-ı Kerim’de yüce rabbimiz; Musa Aleyhisselama ve bütün insanlığa sesleniyor,

“Ey Musa, Allah’ın özel günlerini insanlara hatırlat.”

Bazı günler vardır çok büyük nimete nail olduğumuz günlerdir, o günleri hatırlamalıyız, Allah’a hamd etmeliyiz, sıkıntı çektiğimiz günler vardır. Onları hatırlarız, ders çıkarmanın derdinde oluruz.

Dolayısıyla; bizler ünsiyetimizi kaybettiğimiz, sanki küs gibi olduğumuz Rasulullah’la barışmak için, Rasulullah’ı daha iyi anlamak adına bir araya toplanıyoruz, etkinlikler yapıyoruz, Rasulullah’ı peygamberini unutan bir ümmete peygamberini hatırlatma işinde bulunuyoruz.

Peygamberini unutmuş, peygamber ile küs gibi olan kişilere peygamberini hatırlatmak ne zaman bidat oldu acaba.

Bununla beraber; “Ey peygamberim seni ancak ve ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” buyuruyor.

Peygamberimiz Aleyhisselam bizim için rahmettir.

Peki, Rasulullah bizim için rahmet ise, Kur’an-ı Kerim’deki şu ayeti, bu kişiler maalesef bilmiyorlar. Sadece birkaç şey duymuşlar onu tekrar edip duruyorlar.

“Söyle Habibim deki onlara; Allah’ın fazlı keremiyle, Allah’ın rahmetiyle, onunla sevinsinler, onunla mutlu olsunlar, onun kıymetini bilsinler.”

Allah rahmeti nedir? Peygamberimizdir.

Bak Allah buyuruyor (c.c.) bizlerde bu gece Rasulullah’ın (sav) doğum gecesi olması münasebetiyle veya bu haftayı mevlidi nebi olarak, Rasulullah’ı anlama, Rasulullah’ın doğumundan dolayı mutlu olmanın derdinde oluyoruz.

Sahabeler niye bunu yapmadılar? diye soranlara;

Ama Rasulullah bunu yapıyordu.

Peki nasıl yapıyordu? Pazartesi günü oruç tuttuğu zaman, “Niçin oruç tutuyorsunuz ya Rasulallah.” “Benim doğduğum gündür, doğduğum günden dolayı, o gün doğduğum için Allah’a şükür için oruç tutuyorum” buyurmuştur, bu bir kutlama değil midir?

Aynı zamanda, sahabenin bizim gibi Rasulullah’la irtibatı kopuk değildi ki. Rasulullah’la her zaman beraberlerdi. Bizim bir Mevlit gecesi yaptığımızın fazlasını onlar her gün yaşıyorlardı zaten, onların öyle bir ihtiyacı yoktu.

Şu anda ümmet, Rasulullah’ın ümmeti Rasulullah’tan kopmuş durumda, yangın var, yangının içinde yanan kişileri kurtarmanın derdindeyiz, gelmiş birileri burada kuraldan bahsediyor.

Yangın var, kural ve prosedüre bakılır mı? Yangın var prosedür gereği şunu şunu yapmadan içeri girip kimseyi alamazsınız deseler… Ne dersiniz böyle bir adama? “Sen kafayı mı üşüttün yangın var sen neden bahsediyorsun” dersiniz. Şu anda ümmet yanıyor maalesef, yani ümmetin Rasulullah’la irtibatı kalmamış, biz de bu durumda nasıl olurda Rasulullah’ı sevdiririz, bu insanlara nasıl Rasulullah’ı ulaştırırız bunun derdindeyiz, birileri gelmiş bidattan bahsediyor.

Siz oturun insanlara şirk demeye, insanlara bidat demeye devam edin, siz devam edin. Biz Allah için insanlara Rasulullah’ı sevdirmeye devam edelim…