Melen-Sakarya süvari birlikleri (1900)

İstanbul’a en yakın ve en büyük akarsulardan biri olan Sakarya ve Melen Irmakları, havzalarında bulundurmuş oldukları doğal zenginliklerle geçmişten günümüze dek hükümetlerin dikkatini çekmiştir. Bölgenin İstanbul’un günlük yaşamına katkısı oldukça mühimdir. Melen-Sakarya havzası en büyük desteğini donanmaya yağmıştır. Devlet için daima hayati öneme sahip olan bu coğrafya, başta Ruslar olmak üzere sık sık tehdit unsuru olarak görülmüştür. 1811 yılında Rus donanmasının Sakarya Ağzına gerçekleştirdiği baskın buna en iyi örnek teşkil etmektedir.

19. yüzyılın sonlarına doğru Kocaeli-Sakarya bölgesi yoğun göç aldı. Hızlı nüfus artışı güvenlik problemlerini de beraberinde getirdi. Özellikle Sakarya ve Melen Irmaklarının denize döküldüğü noktaların asayişi çok önemliydi. Eşkıyalar, korsanlar ve silah kaçakçıları bu bölgeye dadanmış durumdaydı. Sakarya-Melen arasındaki sahillerin güvenliğinin sağlanması için 1900 tarihinde Osmanlı Hükümeti tarafından süvari ve zabit karakolu kurulmasına karar verildi.

Karasu’ya en yakın süvari taburu Sinanoğlu Köyü’nde bulunuyordu. Sahilde meydana gelebilecek herhangi bir olaya bu taburun zamanında müdahale etmesi mümkün değildi. Sakarya’dan Kuyumculu’ya kadar olan bölgeyi en az 30 nefer atlı, silahlı süvari birliği koruyabilirdi. Kocaali’den Melen’e kadar olan bölgeye de en az 10 süvari gerekiyordu. Bu minvalde Sakarya ve Melen’de birer onbaşı maiyetinde silahlı, atlı süvariler görev yapacaktı. Nahiye merkezi olan İncirli’de ise bir yüzbaşı maiyetinde 10 atlı süvari bulundurulması münasip olacaktı.

Melen Ağzı’nda Caferiye arazisine 10 nefer süvarinin kalacağı barakalar ve atlar için inşa edilecek olan ahırların vücuda getirilmesi için 3 bin kuruş, Sakarya Boğazı’nda kalacak olan süvari barakaları ve at ahırları için 5 bin kuruş gerekiyordu. Yakın zamana inşa edilen Sinanoğlu Karakolu’nun kerestesine 4 bin kuruş harcanmıştı. Nahiye merkezi İncirli’de ayrıca zabıta odası ihtiyacı vardı ve bunun için de 8 bin kuruş gerekiyordu.

Barakalar ve ahırlar inşa edildi. Fakat ilerleyen süreçte süvari karakolu giderek işlevsiz hale geldi. 1908’den itibaren sahillerdeki baraka karakol ve ahırlar tamamen terk edildi. I. Dünya Savaşı’nda bu barakalar güçlendirildi. Savaş sonrası tekrar işlevsiz hale geldi. 1939 yılında II. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından TBMM’ye sunulan tezkere sonucunda Çakmak Hattı Koruganları inşa edildi ve tahta barakalar betonarme mevzilere dönüştürüldü.