Medya hikâyesinin yolculuğu

İlk sabah erken saatler de setin yolunu tutup, ne olup biteceğinin heyecanı paha biçilemez. Yemekhanenin önünde sessiz bir bekleyiş ve aralarda kopan ufak espriler. Milyonların önüne, görsel sunmak için canla baş başa kenetlenmiş set emekçileri.

Günün yoğunluğunu düşünüp moral düşürmeksizin mekân seçimini yapar ekip. Ardından kameralar, tripodlar, ışıklar, sanatlar hızlı bir şekilde hazırlanmaya başlar. Gayet ciddi, gergin ve pür dikkat işe atılır emektarlar. Azcık yumuşama olsa Efe Kubilay’ın o gür sesini duyar kulakların ve uykun açılır

- Beyler bu iş böyle bitmez.!

-Al babayı ortaya, Tansel şuradan ver ışığı, Cihan slider da kal.

Ve muhteşem bir hareketlilik başlar sette, bütün kargaşa da set emekçileri mücadelesine devam eder.

Gece geceyi, gün günü kovalarken sırf insanlar rahat koltuklarında çayını yudumlayıp televizyon izlesin diye ciddi anlamda cefa çeken set emekçileri vardır. Hayatlarını, evlerini, eşlerini bir tarafa bırakıp, kimi zaman gece ile gündüzün kavuştuğuna şahit olan bu insanları ne kadar biliyoruz?

Veya sizlerin doğru haberleri okumanız için, gece gündüz haber peşinde koşan çocuğunu sevmeyi bırakıp insanlara olup biteni göstermek için hayatından vazgeçmiş medya emekçilerini ne kadar biliyoruz?

Medya işi gönül işidir!

Siz keyfinizden vazgeçmeyin diye hayatından huzurundan vazgeçen insanların işidir. Siz çocuğunuza eşinize sarılıp içerik izlerken, medya çalışanı evinden barkından vazgeçen kişidir. Yazının sonunda Medya uğruna hayatını kaybeden emekçilere Allah tan rahmet diliyorum ve keyfinize keyif katan medya emekçilerini daha iyi anlamanızı diliyorum.