Sıkı durun, hazır olun seçim telaşının başlamasına yaklaşık son 1 sene kaldı. Sanki göz açıp kapatıncaya kadar geçti zaman. Birden düşününce öyle geliyor bizlere. Ama ülke ve şehir olarak neler yaşadık değil mi? Ne tartışmalar, badireler, olaylar, iyi ve kötü birçok şey. Peki 1 sene sonra gelecek beyefendiler ne kadar gücün gerçek sahibinin yanında oldu? Yani seçmeninin, halkının.
Parti ilçe teşkilatlarının bir görevi de seçim harici dönemlerde partisini diri tutmak, hazır tutmak, mesul olduğu bölgedeki seçmenin nabzını, durumunu iyice takip edip üst mercilerini sürekli güncellemektir. Bunu hangi parti ne kadar yapıyor ya da kendine dert ediniyor? Sürekli halkın içinde bulunan ve işi gereği özellikle merkez dışı mahalle sakinleriyle muhatap olan ve zaman zaman bu mahallelere giden biri olarak bu konuda yorum yapmak isterim. En başta şunu belirteyim bu bir eleştiri yazısı değil. Sadece şahit olunanlar.
Hemen hemen her mahallede o ya da bu parti ayırt etmeksizin büyük bir tepki olacağına bizzat şahit oldum. Bu tepkinin tabi en büyük bölümü iktidar kanadına. Özellikle ekonomik sorunlar ve çiftçinin maruz kaldığı sorunlar bunun temelini oluşturuyor. Ak Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi adayları ve mensupları önümüzdeki süreçte özellikle kırsal mahallelerde bayağı bir terleyecek.
Bu apaçık ortada. Bunu inkâr etmeye çalışanlar veya ortada sorun yokmuş gibi davrananlara rastlıyorum. İnşallah bunlara güvenip, bunları ön plana atıp gitmezler oralara. Çünkü rahat olmamaları ve onları anladıklarını göstermeleri lazım. Hatta birçok sorunu kabullenmeleri ve kendilerini doğru açıklamaları lazım. Zaten büyük bir fiyasko ile sürece başlayacaklar. İlk gelen soru efendiler 4 sene neredeydiniz olacak. Geçmişte seçilen seçilmeyen, aday olan olmayan herkese gelecek bu soru.
Muhalefet bana göre iktidara göre daha rahat bu konuda. Evet onlara da gelecek ilk soru efendiler 4 sene neredeydiniz olacak ama en azından günümüzün en büyük meselesi ekonomi konusunda daha rahatlar. Muhalefet edebilmek için ellerinde büyük bir fırsat var. Tabi şimdilik. 1 sene sonra ne olur bilemeyiz.
(Hoş, ekonomi pek düzelecek gibi durmuyor ama neyse.) Ancak bu onları o kadar da rahatlatmamalı. İttifakta bulundukları hdp meselesi ve bazı gayri milli politikaları onlara zorluk çıkartacak. Kılıçdaroğlu’nun aday olarak kendini ön plana çıkarıp yıpratması bence genel başkanlık dönemi boyunca aldığı ve yaptığı tek doğru karar olabilir. Tabi kendisi aday çıkmazsa. Ortaya aday çıkmaması iktidara yakın yorumcular tarafından yanlış bir şeymiş gibi lanse edilse de bence yapılan bu politika doğru. Çünkü 1 sene hem çok uzun hem çok kısa. Bu kadar erken çıkarılacak bir aday yıpratılarak hataya sürüklenebilir. Yani muhalefetin mahalle gezilerinde konudan çok sapmadan aday isim etrafında tartışma ortamı oluşturma fırsatı olabilir.
Sonuç olarak seçmen, köylü, halk hazır ola geçmiş bekliyor. Gelin bakalım gelin diyor. Şimdi güç bende diyor. Haklı da. Pandemi de yanan onlar, ekonomi de yanan onlar, zaten yanmışız bir gelin hele diyorlar. Son 1 sene. Zararın neresinden dönülse kardır bence. Ne kadar erken ve sık giderseniz o tepkilerin şiddeti de o kadar azalır zamanla. Bu da uzaktan bir görüş, tabi sonunda siz bilirsiniz. Makam sizin, koltuk sizin.