KarasuHaberleri.com & Öncü Karasu
Oğuzhan Kır'ın haberi
19.yüzyılda Karasu’da veba ve salgın hastalıklar
Tarih boyunca veba başta olmak üzere sıtma, çiçek, kolera gibi hastalıklar tüm insanlığı tehdit etmiştir. Hastalığın sosyal, siyasal, ekonomik boyutları kısa sürede halkları ve devletleri olumsuz yönde etkilemiştir. Asya ile Avrupa arasındaki ticaret yollarının merkezinde bulunan Anadolu coğrafyası, salgın hastalıklardan en fazla etkilenen yerlerin başında gelmektedir. Hastalıklar genelde tüccarlar, hacılar ve ordular vasıtasıyla bu bölgeye gelmiştir. Özellikle 19. yüzyılda tüm Anadolu’da büyük salgınlar görülmüş, Sakarya havzası ve Karasu da bundan olumsuz etkilenmiştir.
(Belge niteliğindeki yazıt ve resimler aşağıda)
19. yüzyılda Sakarya’nın demografik yapısının değişmesine sebep olan etkenlerin başında göçler ve salgın hastalıklar gelmektedir. İncilli Mahallesi, İncirli Köyü adıyla bugünkü Küçük Karasu’nun olduğu mekanda kurulmuş olan Karasu Kazası’na bağlı idi. Asıl adı Karasu olan Küçük Karasu’nun tarihi mezarlığında yapılan incelemeler sonucunda birçok kişinin hastalıklar yüzünden öldüğü anlaşılıyor. Karasu halkı veba, sıtma gibi salgın hastalıklar yüzünden kırılınca gerçek Karasu’yu terk ederek bugünkü İncirli yani İncilli’ye göç etmiştir. Halk Karasu’dan İncirli’ye gelince buraya da Karasu adını vermiştir.
Salgın hastalıklar, Karasu’nun tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. 19. Yüzyılda orta ölçekli bir yerleşim yeri olan Karasu Kazası, yüzyılın sonlarında gerçekleşen sıtma salgınları sebebiyle nüfus kaybına uğramıştır. Sakarya, Maden Deresi ve Melen sık sık taşmış ve İncirli, Karasu, Kuyumculu, Kocaali sular altında kalmış, arazi bataklığa dönüşmüştür. Bataklığa dönüşen arazideki sivrisinek ve diğer haşerelerin taşıdığı mikroplar yüzünden bölge halkı hastalıktan adeta kırılmıştır.
1813 yılında vefat eden Karasu Âyanı Silahşor Hacı Abdi Bey’in oğlu Halid Bey’in şahidesindeki “Vebâ-i ateşte yandı vücûdâm” ifadeleri, bu tarihlerde Karasu’da veba salgınının görüldüğü açıktır. Halid Bey’in babası olan Karasu’nun bilinen ilk yöneticisi Silahşor Abdi Bey de aynı tarihte vefat etmiştir. Vebadan vefat ettiğine dair belge olmamakla birlikte onun da vebadan vefat etme olasılığı yok değildir. (Karasu Merkez Mezarlığı)
Veba illeti, 1837 yılında bu kez Küçük Karasu’da ortaya çıkmıştır. Yusuf Hüseyin Ağa’nın oğlu Muhammed Bey’in şahidesinde “Bir âh ile gitti dâr-ı fenâdân, Nevcivânım felak etti vebadan” ifadeleri bu bölgede veba salgının görüldüğünü kanıtlıyor. (K. Karasu)
1818 yılında vefat eden Karasulu Abbas Efendi’nin kızı Muhammed Bey’in eşi Ayşe Hanım da vebadan vefat etmiştir. (Karasu Merkez Mezarlığı)
1841 yılında Genç oğlu Mustafa Reis’in oğlu Feyzullah Ağa’nın şahidesindeki geçen “Tıfl iken hayf erişti vâdesi, Ağladı kan atasıyla anası, Nûş edip çiçekle ecel peymânesi” ifadelerden, onun henüz çocuk yaşta çiçek hastalığından vefat ettiği anlaşılmaktadır. (K. Karası)
1861 yılında Reşit Paşa Ağalarından İbrahim Ağa’nın şahidesindeki “Emr-i Hâk’la türlü emrâz geldi benim tenime, Bulmadı sıhhat vücudum sebep oldu mevtime” ifadelerinden hastalık sonucu öldüğü tespit edilmiştir. (K. Karasu)
1892 yılında Karasu, K. Karasu, Kuyumculu, Kocaali, Melenköy, Lahna ve Bolozar’da grip, nezle, kızamık gibi hastalıklar zuhur etmiştir. İstanbul’dan Doktor Edhem ve Doktor İsmail Bey Karasu’ya gelerek Karasu’da karantina uygulamışlardır. Ancak halkın durumu biraz fazla abarttığı, hastalık seviyesinin korkulacak düzeyde olmadığına karar verilmiştir.
1893 tarihinde Karasu’nun çeşitli köylerinde vuku bulan sıtma salgınlarına çare bulmak için İstanbul’dan Doktor Feyzi ve Rıfat Hüsameddin Paşalar gelerek karantina uygulamışlar ve hastaları tedavi etmişlerdir.
BELGE NİTELİĞİNDEKİ YAZIT ve RESİMLER: