İnsanın varoluşsal özelliği olarak korku duyması oldukça normaldir. Çünkü Korku hissi, bizleri tedbir almamız gerektiğine dair uyaran bir mekanizma olarak işler. Ancak bazen korku hissi beklenenden yoğun, işlevselliği azaltıcı nitelikte olabilir.
Özellikle okul öncesi dönemde 2-5 yaş arası ani seslerden, karanlıktan, yalnız kalmaktan, hayali yaratıklardan, yani anlamlandıramadıkları durumlardan korkabilirler.
6 yaş civarı okula başlama ile beraber, anneden ayrılık korkusu (okul korkusu) tekrar gündeme gelir, aynı zamanda performans kaygıları da başlayabilir. Bu dönemde bedensel kaygılar görülebilir. Görüldüğü üzere bu dönemde sosyalleşme ile beraber daha gerçekçi korkular vardır, anne-babanın kaygıları çocuğun da kaygılanmasında etkili olur Anne-baba, bakıcı veya yakınların yanlış tutumlarından oluşan korkular gelişebilir.
Çocuğa yapılan terk edilme ile ilgili tehditler, anne ve babadan uzun süre ayrı kalma, çocuğun ebeveyninin aşırı kaygılı bir tutum sergilemesi, çocuğa karşı aşırı eleştirici ve mükemmeliyetçi tutum, fiziksel veya psikolojik cezalar çocukta korku gelişmesine neden olabilir. Bir de medyadan gelen şiddet ve olumsuz içerikli mesajlar çocukta korkuyu tetikleyebilir.
Bu nedenle ebeveynlerin çizgi filmler ve televizyon programları konusunda seçici davranması çok önemlidir.