-
Bir basın açıklaması yayınlayan Saadet Partisi Karasu İlçe Başkanı Oğuzhan Coşkun, ülke gündemine dair konulara temas etti. Coşkun basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
ESKİ TÜRKİYE DEFTERİ KAPANACAK
“Altı parti ile birlikte hazırlanan ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metni paylaşıldı. Bu mutabakatın sadece önümüzdeki seçim için değil Türkiye’nin geleceği için, önümüzdeki yüzyılı için çok önemli ve tarihi olduğu kanaatindeyiz. Eski korkuların, küflenmiş tartışmaların, herkesin yorulduğu kısır çekişmelerin hakim olduğu Türkiye defterini kapatmak istiyoruz. Kinden ve rövanş almaktan beslenen siyasete son vermek istiyoruz.
İnsanların kendilerini dışlanmış hissettiği; kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ve düşüncesinden ötürü temel hak ve hürriyetlerinin elinden alındığı, baskı ve zorbalığa maruz kaldığı, devletin herhangi bir fikir ve yaşam biçimine göre ‘makul ve makbul’ sayıldığı aksi halde damgalandığı bir Türkiye defterini kapatmak istiyoruz. Yarının Türkiye’si adalet ve hukuku önceleyen, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı, liyakatin, ehliyetin, şeffaflığın esas alındığı ‘Adil devlet’ ile inşa edilecek.
O KAN BULAŞTI MI ELİNİZDEN ÇIKMAZ
İçerisinde bulunduğumuz bu hafta, Dünya Kudüs Haftası’dır. Yıllardır dinmeyen bir işgal ve bu işgalde gerçekleştirilen zulüm bütün Müslümanların yüreğini sızlatıyor. İnsan haklarını hiçe sayarak; kadın, çocuk, yaşlı gözetmeksizin ölüm yağdıran terör devleti İsrail karşısında dünya suskunluğunu koruyor. Ülkemizde iktidarın İsrail’e olan yaklaşımı bile bu terör devletinin daha da şımarması için yeter de artar. Herzog’un ziyaretiyle kendini daha mutlu addedecek olan bir Cumhurbaşkanımız var ne yazık ki.
Aklınızı başınıza, vicdanınızı yüreğinize devşirin. Sizin İsrail’le olan bu münasebetlerinizi ne akıl kabul eder ne de vicdan! Bu ziyaret henüz gerçekleşmemişken içinde bulunduğumuz Kudüs Haftasını bir fırsat bilin, ona göre bir fikir ve vicdan muhasebesi yapın. Herzog’un elindeki Müslüman kanı elinize bir kez bulaşırsa bir daha çıkmaz bunu da iyi bilin.
MUTFAKTAKİ YANGIN AİLEYİ SARSIYOR
Kötü yönetim ve kötü yönetime devam etme ısrarı ne yazık ki her geçen gün daha da kötüye giden bir ekonomi tablosu olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Son yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, yani bilinen ifadeyle açlık sınırı 4 bin 552 lira olarak belirlenmiş.
Gıda harcaması ile giyim, konut, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı, yani yoksulluk sınırı ise 15 bin 139 lira olmuş. Bugün Türkiye’de yıllarca çalışmakta olan bir memur bile 15 bin lira maaş alabiliyor mu? Ülkemizde bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise 6 bin liraya yaklaşmış durumda.
İşte geçinmenin bu kadar zor, sağlıklı beslenmenin bu kadar lüks olduğu bir dönemde gençlerimiz de artık aile kuramaz hale geldi maalesef. Toplumun en temel yapı taşı olan, nitelikli nesillerin yetişmesi için vazgeçilmez olan aile kurumu ekonomik sebepler nedeniyle sarsılıyor. Yoksulluk ve yoksunluk kaynaklı olarak aile içi şiddet olayları artıyor. Saadet Partisi olarak, aile yapımızı, gençlerimizin geleceğini, Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bu kötü gidişe dur demek, bu gidişi tersine çevirmek istiyoruz ve hep birlikte bunu başaracağız.
D-8’LERE ÖNCÜLÜK EDİLMELİ
Gündemi bir haftadır meşgul eden bir başka konu ise hepimizin bildiği gibi Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginlik. Maalesef, bölgemizi ve tüm dünyayı tehdit eden bir çatışma, bir işgal girişimine tanıklık ediyoruz. Rusya, bağımsız bir devlet olan Ukrayna’yı kendi siyasi çizgisine çekmek için uluslararası hukuka aykırı bir şekilde dünyanın gözü önünde bir işgal girişiminde bulunuyor.
Türkiye de bölge ülkelerden biri olarak bu krizden etkileniyor. Türkiye, Montrö Sözleşmesi’nin kendisine sağladığı hakları çok iyi kullanmalı ve böylece savaşın ülkemizi daha da etkilemesinin önüne geçmelidir. Çeşitli çıkar gruplarının yönlendirmelerine, dolduruşlarına gelmeden, ülkemizi çatışma ortamına çekecek adımlardan mutlaka kaçınmalı ve Uluslararası hukukun gereği neyse o yapılmalıdır.
Bu bağlamda bütün bunlar D-8’lerin önemini bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Dünyanın, barışı dilinden düşürmeyen birliklere değil; gerçekten barışı tesis edecek adımlar atan bir birliğe ihtiyacı var. Türkiye acilen D-8’lere öncülük etmeli ve lider ülke konumuna yükselmelidir.
ERBAKAN’I BİRLEŞTİRİCİ OLDU
Geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul’da geniş bir katılım eşliğinde vefatının 11. yıl dönümünde Necmettin Erbakan Hocamızı andık. Bu yılki anma programında bir kez daha Erbakan’ın nezaketi, siyaseti, farklı fikirlere yönelik insani tutumunun herkes için örnek olduğunu gördük. Hocamız vesilesiyle farklı partilerin bir araya gelmesinden dolayı memnun olduğumuzu belirtmek isterim. Siyasi yelpazenin farklı kanatlarında olup, toplumun farklı kesimlerini temsil etseler de tüm katılımcılarımızın yapmış olduğu konuşmalarda Erbakan Hocamız hakkında olumlu ve samimi değerlendirmeleri vardı”