Ah be Karasu! Neler neler gördün, neler neler yaşadın. Ne olaylara şahit oldun ne vefalı insanlar ne onurlu, şahsiyetli karakterler geldi geçti Karasu’muzdan. İyi günler iyi haftalar.
Evet kıymetli okurlar… Bundan 30-35 sene önce benim hatıramdaki izlenimlerim bu şekilde. Karasu’nun en haraketli pasajlarından biriydi Akbaş Pasajı. Nurlar içinde yatsın Kerim Akbaş amca. Bu pasajda erkek berberi abim, terzi Hasan, elektrikçi Hamza abi, nalbur Yalçın abi, manav Yüksel, kuyumcu Aydın Erol, konfeksiyoncu Selami abi, matbaacı Ahmet, vitrifiye işi yapan Osman abi, ayakkabıcı rahmetli Cevdet abi, pasajın çaycısı enişte ve kasetçi Mustafa abi, Kerim amcanın bürosunu beraber kullandığı Ömer Bıçakçı amca… Rahmet olsun ve bunun gibi belki hatırlamadığım unuttuğum varsa da affola.
Bu pasaj; tam bir kardeşlik, tam bir dostluk ve hayat üzerine birçok şeyin öğrenildiği 2 yıllık yüksekokul gibiydi. Ömer amcanın ressamlığı, Kerim Amca'nın bizim son dönemlerine denk geldiğimiz siyaseti. Ama ilçeye bir siyasetçi gelince mutlaka ziyaret ederdi. Bizim berber dükkanı Kerim amcanın bürosu ile karşı karşıyaydı. Ben, abim ile çalışıyordum çırak olarak. Bir gün bir baktım rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu geldi, Kerim amcayı ofisinde ziyaret etti. Kısa bir süre muhabbet, sohbet ettikten sonra ayrılmıştı. Hatta bu ziyaret esnasında ilginç bir enstantane yaşanmıştı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ziyarete geldiği esnada Yusuf Çavuş tıraş yapıyordu. Oda heyecanından olsa gerek elindeki makas ile Muhsin Yazıcıoğlu ile tanışmak, merhaba demek adına yanına doğru yanaşmıştı. Makası fark eden korumalar önüne geçmiş sonradan Yusuf abi karşı dükkanda berber olduğunu söylemesi ve gerçekliğin anlaşılmasından sonra herkes birbirine tebessüm etmişti. Farklı, hoş bir hatıra olarak hafızlarda kalmış oldu. Pasajın ve esnafın ciddi, güzel bir ağırlığı vardı. Birikimli, tecrübe sahibi, rol model olacak şahsiyetler vardı. Her haliyle güzel günlerdi. Hem de çok güzel… Kendinize iyi bakın, hoşça kalın.