Haftalardır Karasu’muzun gündemini meşgul eden Karasuspor konusu, acı bir son ile bitti. İlk kongre yapıldı, yeterli çoğunluk sağlanmadı. İkinci kongrede aday çıkmadı. Kayyuma kaldığı söylendi. Anahtar Belediye’ye teslim edildi, kabul edilmedi. Ortaya çelişkili sözler atıldı. Yalanlandı da yalanlandı. Yatırılması gereken bedel yatırılmadı ve BAL’dan düşüldü. Ve Karasuspor iki yıl kaybetti.
Peki Karasuspor, neyin kurbanı oldu? Başkan adayının çıkmamasına bir eleştiri yapılamaz. Kimse zorla başkan yapılmaz. BAL’da kalmak için yatırılması gereken 22 bin lira ücret, toplanılamayacak bir para değil. Günlerdir bize ulaşan insanlar bile sordu haber kurumumuzdan: “Kaç para lazım?” Karasu’da 22 bin lirayı bir kalemde verecek adam da çok, hatırını kullanarak toplayacak adam da… Para kasten yatırılmadı ya da yatırtılmadı diyemez kimse. Ama mesele 22 bin lira değil. Bu işte bir hesaplar var ama bilinmiyor.
Karasu Belediyesi basın toplantısı gerçekleştiriyor. Başkan yardımcısı İsmail Karakaş, “O ücret yatırıldı” cümlesini sarf etti. Yatırılmadığı için ligden düşüldü, ÇELİŞKİ… Görüşmeye kimse gelmedi denildi Belediye cephesinden, Mustafa Püskül ve eski topçular görüşme talep etmiş, ger çevrilmiş, ÇELİŞKİ… “Bize gelen giden yok, muhatap belli değil” deniliyor, karşı taraftan ise “Kapıdan içeri alınmadık” deniliyor, ÇELİŞKİ…
Bu kadar çelişkiler olunca insan sorar: “Kim yalan söylüyor?” Şahıslar meselesi mi var, kişisel husumet mi var, yoksa Karasuspor bir şeylere alet mi ediliyor? Ortada çelişkili ifadeler varken akla başka bir şey gelmiyor. Bizim görevimiz yalanı doğruyu bulmak değil. Orta yolu bulmak. Karasuspor’u içerisinde bulunduğu durumdan kurtarmak. Ama nasıl? İşte bu kadar çelişki içerisinde toz duman olmuşken “Nasıl”ın cevabını görmek çok zor. Bir futbolcu kardeşim WhatsApp’tan bana şu cümleyi yazdı: “Çok üzülüyorum bu duruma. Şu işte zor hiçbir şey yoktu. Emeklerimiz boşa gitti”
Hem o emeklere yazık oldu hem de kurulmuş altyapı sisteminin meyvelerini vereceği zaman suyu, güneşi kesmek gibi ortada kalmasına yazık oldu. Yine söylüyorum. Tarafları yargılamak basına düşmez ama eğer ki birileri kişisel planlarına Karasuspor’u bir şekilde alet etme niyetinde olduysa bu vebal ağır diyeyim. Bizim de duyduğumuz ama yazmadığımız şeyler var, diğer basın mensubu arkadaşlarımızın da vardır. Doğruluğunu bilemeyiz. Ama şunu diyeyim: Karasuspor’a yazık oldu.
BASIN SİZE YASAK KOYARSA?
Basın, büyütülecek bir kurum değil kabul ediyorum. Kral da değil, şah da değil padişah da… Ama herkesin ve her kurumun gözü, kulağı, sesi, nefesi… Bunu da kabul edin. Valilik bir karar almış, basının okullara girmesini yasaklamış. Sebep? Covid-19 tedbirleri. Haberi servis edecekler, basın da servis edildiği kadarıyla vatandaşa duyuracak.
İlköğretim Haftası kutlandı. Çelenk konuldu Karasu Kaymakamlığı bahçesinde. Her törene katılan basının haberi yok! Sebep, virüs mü bulaşacak? Şehit Ferhat Sözer İlkokulu’nda program düzenlendi. İçeride yüzlerce protokol üyesi var. Karasu’da sayısı topu topu dört tane olan basın temsilcisinin haberi yok. Sebep? Virüs bulaşır.
Eyvallah, velileri almıyorsun, içeride öğrenciden fazla yetişkin olacak. Yahu topu topu dört tane basın mensubu mu vaka sayısının artış sebebi olacak? Kararı kimin aldığı önemli değil. Bizim kurumlarla özellikle yavrularımızın eğitim kurumu olan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile de hiçbir sorunumuz yok. Kararı alan bilsin ki hayatımızda duyduğumuz en saçma karar.
Kaldırın kardeşim şu basını kökten. Siz de rahat edin biz de…. Ondan sonra çalan sirende, patlama sesinde, duyduğunuz her şeyde ne Karasu Haberleri’ne girin, ne Öncü okuyun, ne Cihan Emre’nin Facebook’una bakın, ne Kuzey’e bakın, ne Karasu Haber’e girin, ne de Levent’in sayfasını kurcalayın. Kurumların kapısına dayanın size tek tek izah etsinler olanı biteni. Ama şunu bilin ki basına yasak ve kısıtlama konmaz. Bir gün basın size yasak koyar, fısıltı gazetesi okur durursunuz…