İncir, ilk çağlardan itibaren Anadolu’da yetiştirilmeye başlanan, kültürü yapılan bir bitkidir. Yazılı belgelere göre, Anadolu’da kurulan ilk devlet olan Hititler (M.Ö 2000-1200) zamanında dahi yetiştirilen ürünlerin başında gelmektedir.
İncir, insanoğlu tarafından daima kutsal bir meyve olarak kabul edilmiştir. Hz. Adem ile Hz. Havva’nın cennette yedikleri yasak meyvenin incir olduğu, yaprağıyla da örtündükleri kabul edilir. Yunan ve Roma mitolojisinde de incir kutsal meyve olarak kabul edilir. İncil’de, cennet bahçelerinde yetişen ağaç olarak tanımlanır.
İncir, birçok uygarlıkta olduğu gibi İslam medeniyetinde de kutsal sayılmıştır. Kurân-ı Kerim’de “Cennet meyvesi” olarak zikredilmekle birlikte üzerine yemin edilir. Bilgeliği, zenginliği, bolluk ve bereketi simgeleyen incir, minyatürden mezar taşlarına kadar pek çok alanda resmedilmiştir.
Anadolu insanı, “İncir ağacından düşen yaşamaz” şeklinde bir inanışa sahiptir. İncir ağacının kesilmesinin uğursuzluk getirdiği söylenir. Evi barkı dağıtmak, yok etmek gibi anlamları da vardır. İncir, Karasu ilçesinde de efsanelere konu olmuştur. Efsaneye göre; dervişin biri Karasu’ya gelmiş ve köylülerden ekmek, su talep ettikten sonra kendisini gölden ya da nehirden karşıya geçirmelerini istemiş. Köylüler ise onunla dalga geçip zulmetmiş ve o da “Allah ocağınıza incir ağacı diksin!” şeklinde beddua etmiş. Bundan kısa zaman sonra Karasu halkı hastalıktan kırılmaya başlamış ve bölge ıssız bir incirliğe dönüşmüş. Bu yüzden İncirli diye anılmaya başlamış…
Karasu, Osmanlı Arşiv Belgelerinde “İncirli” olarak da geçmektedir. Bununla birlikte, Anadolu’nun simgesi olarak kabul gören incir, bir zamanlar Karasu’da da oldukça meşhurdu. Eskiden Karasu’nun hemen her yeri incir ağaçlarıyla kaplıydı. Genelde Karadeniz ikliminde yetişen bu incire, Karasu’nun yerli halkı Manavlar tarafından “Patlıcan İnciri” adı verilmişti. İncirin rengi ve şekli patlıcana benzediği için böyle isimlendirildiği rivayet edilir.
Karasu’da Patlıcan İnciri Reçeli de meşhurdur. Manavlar, Patlıcan İncirinin gök yani henüz olmamışlarının bile oldukça ballı olduğunu, reçel yapılırken dağılmadığını ve içinde lokmalık olacak şekilde bütün kaldığını söylerler. Bununla birlikte eskiden incirlerin toplandıktan sonra iğne yardımıyla ipe dizildiğini ve geleneksel evlerdeki ocaklar üzerinde kurutularak kış için hazırlandığını anlatırlar.
Önceleri, Karasu’da incirli ekmek yapıldığı da görülmüştür. Savaş zamanı buğday unu olmadığı için mısır unundan ekmek yapıldığı, içine de soğan, fındık ve incir katıldığı söylenir. Çünkü bölgede mısır, fındık ve incir bolca bulunmaktaydı.
Manavların incirden ürettikleri bir başka tatlı ise Sütlü İncir Tatlısıdır. İncirler kaynatılıp soğutulduktan sonra süt pişirilir. Her ikisi de kesilmeden soğuyunca incirler ve süt bir arada pişirilerek doyumsuz bir lezzete ulaşılır.
İncirli’nin Patlıcan İnciri, Patlıcan İnciri Reçeli, İncirli Mısır Ekmeği ve Sütlü İncir Tatlısı Karasu’nun unutulmaya yüz tutmuş geleneksel lezzetlerinden sadece birkaçıdır. Tarihi ve kültürel mirasını hızla kaybeden Karasu, bu kültür yozlaşmasını bir an önce durdurmak zorundadır. Binlerce yıllık kültürümüzün gelecek nesillerin yaşamlarına aktarılamaması yok oluşun başlangıcı olacaktır. Buna izin vermeyelim!