Geçen haftanın devamı...
Karasu’da doktor, eczane ve hastane bulunmamaktadır. En fazla görülen hastalık sıtma ve romatizmadır. İncilli, Karasu, Kuyumculu ve Kocaali’nin sahili tamamen bataklık ormanlarından oluşmaktadır.
Polis teşkilatı yoktur. Jandarma Komutanlığı ve Orman Muhafaza Müdürlüğü bulunmaktadır. Belediye hizmetleri oldukça yetersizdir. Özellikle yol problemi büyüktür. Merkezinde 1795 yılında inşa edilen Hacı Abdullah Bey Camii bulunur. Cezaevi henüz yeni tamamlanmıştır. Karasu-Adapazarı arası 49 km’dir. Yollar çok virajlı ve bozuktur. Sakarya Nehri taştığı zaman yolun çoğu sular altında kalmaktadır. Şeyhpınarı Suyu İncilli’ye, Kuzuluk Suyu Kuzuluk’a ve Tintin Suyu Aziziye’deki çeşmelere su imkânı sağlamaktadır. Elektrik henüz bu ilçeye uğramamıştır. Aydınlatma, gaz lambaları ve lüküslerle sağlanmaktadır. Pazar, ilk defa 18 Nisan 1949 tarihinde pazartesi günü kurulmuştur.
Karasu, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ve Doğu Karadeniz’den göç almıştır. 1939’da Romanya’nın Kasımlar köyünden 55 aile Darıçayırı ve Sinanoğlu’na; 1941’de Bulgaristan’ın Aydos Köyü’nden 58 aile Baltaköy ve Kancalar’a; 1942’de Aydos’tan 50 aile Resullar’a yerleştirilmiştir. Doğu Karadenizliler ise daha çok ilçenin doğusuna yerleşerek orman arazilerini açarak yerleşmişlerdir. Orman tahribatı büyüktür. Doğu Karadeniz’den ardı arkası kesilmeyen bir göç dalgası yaşanmaktadır. Yalpankaya Köyü’nün nüfusu birkaç sene içinde 1228’e ulaşmıştır. Ormana yakın olan köyler ormancılık ve avcılıkla geçinmektedir. Sansar avı Karasu’da meşhurdur. Orman açılarak küçük tarım arazileri elde edilmekte ve az da olsa hayvan beslenmektedir.
Karasu’nun yerli Türkmenleri daha çok Karasu Deresi’nin aşağı kısmında bataklıklarla iç içe yaşarlar. Kuyumculu’nun nüfusu 1161, Karasu Köyü’nün ise 930’dur. Doğu Karadenizli nüfusun en az olduğu köyler bunlardır. Bu köyler en geniş tarım arazilerine sahiptir. Fakat bataklıkların fazla olması nedeniyle sıtma hastalığıyla iç içe yaşarlar.
Karasu, odun ve kereste cennetidir. Geleneksel Karasu evlerinin tamamına yakını ahşap ve iki katlıdır. Bunlara konak adı verilir. Maddi durumu biraz daha iyi olanlar tuğla dolgulu ahşap evlere sahiptir. Evlerin temelleri yoktur. Her köşe başına iri taşlar yerleştirilir. Direklerin arası tahta veya kırmızı tuğla ile örülür. Evlerin içi geniştir. Tam ortada büyük bir oda içinde ocak bulunur. Damları kiremitle örtülür. Bazı evlerin üstü ise sazla örtülüdür. Altı ahır olarak kullanılan evler de vardır. Artık, evden hariç ahırlar da inşa edilmektedir.
Erkekler, paçaları dar, yukarı doğru bollaşan külot pantolon ile dar, kısa bir ceket, başlarına kasket, ayaklarına çarık giyerler. Kadınlar çarşaf ve renkli etekler, entariler giyer, başlarına kıyıları oyaları rengarenk yazmalar bağlarlar. Yemekler, tahta yer sofrası etrafında bağdaş kurularak büyük bir tepsi içinden tahta kaşıkla yenir. Köyün bütün işleri hep birlikte yardımlaşılarak yapılır. Karasulular, yabancılara karşı çok mütevazı, iyiliksever, misafirperverdir...