Tuzla Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık bin yıllık tarihi olan Karasu Kalesi’nin surlarının yerle temas ettiği yerdeyiz. Karasu Kalesi’nin önemi nedir?

 

Çetin Turhan: İlçemizin geçmişine dair en esaslı belgelerinin başında gelen ve Karasu’nun 1305 yılına vurgu yapan tek tarih anıtının Karasu Kalesi olduğunu bilmekteyiz. Bu kalenin varlığından belki de Karasu halkının yüzde 90’ının haberi yoktur. Karasu Kalesi’nin gün yüzüne çıkartılmasıyla Karasu’nun tarihine büyük ölçüde ışık tutulacaktır.

 

Kalenin konumundan ve bugüne kadar göze çarpmama sebebinden bahseder misiniz?

 

Veysel Mustafa Saka: Karasu Kalesi, nehrin taşkın bir bölgesinde hakim bir tepeye yapılmış. Böylece nehirden geçen gemileri de denetleme görevinde. Karasu’nun tarihinde büyük hizmetler vermiş olan kale, zamanla insan eli ve tabiat şartları nedeniyle tahribata uğramıştır. Bu araştırmayla birlikte Karasu Kalesi için neler yapılabilir, Karasu’nun tarihiyle ilgili nasıl sonuçlara ulaşılabilir ve Osmanlı dönemindeki etkilerini ortaya çıkartmaya çalışacağız.

 

 

Karasu Kalesi niçin bu kadar önemli?

 

Oğuzhan Kır: Karasu Kalesi, hem Karasu’nun hem de Sakarya’nın kültürel mirası açısından oldukça önemli bir yere sahip. Kale, bugüne kadar hiç gün yüzüne çıkartılamamış. Ne yazık ki, Karasulular dahil olmak üzere ülke genelinde kimsenin dikkatini çekememiş ve bu kale hakkında bir araştırma yapılamamış. Kaleye karşı bir bilinç de uyandırılamamıştır. Bizim öncelikli vazifemiz, kalenin en kısa sürede restore edilerek turizme açılmasıdır.  Karasu Kalesi, Osmanlı, Türk, Yunan ve Rum tarihi açısından araştırılarak ortaya çıkartılmasıdır. Günümüzde bile Karasu nasıl bir kilit noktadaysa, tarihte de bu kale son derece kilit bir noktadaydı.

 

Kaybolmaya yüz tutmuş surlar, bize ne anlatıyor?

 

Çetin Turhan: Karasu Kalesi’nin üzerine çıkıldığında surlarının üst kısımları yer yer görülmekte. Bu surlar takip edilerek çevresindeki toprak kaldırılsa, çepeçevre surları ortaya çıkartmak mümkün. Şu an ortaya çıkan sur kısımlarına bile bakıldığında, kalenin oldukça hakim bir tepeye kurulduğunu görebiliyoruz. Coğrafi olarak bakıldığında ise kale için en uygun yerin seçilmiş olduğunu da görmekteyiz.

 

Karasu Kalesi’nin coğrafi özelliklerinden bahseder misiniz?

 

Oğuzhan Kır: Kalenin batı kanadı İstanbul ve Kandıra yönüne bakıyor. Ağaçlardan görülmüyor ama tam altımızda Sakarya Nehri, kıvrılarak geçmekte. Doğu kanadında ise tarihi Kuzey Sahil İpekyolu geçiyor. Eski Adapazarı yolu dediğimiz ama tarihi bin yıla dayanan bir yola bakıyor. Bu iki nokta da kalenin ne kadar hakim bir noktada olduğunu görüyoruz.  Bu konum bile kalenin tarihteki önemini ortaya çıkartıyor.

 

Kalenin surlarının durumu nedir?

 

Veysel Mustafa Saka: Kazılarda ortaya çıkacak olsa bile, Karasu Kalesi’nin iki sıra surdan oluştuğunu tahmin ediyoruz. Yol çalışmaları sırasında dış surlar zarar görmüş olabileceği kanısındayız. Bu kalede, tarih içerisinde bir yerleşke olduğu kesin. Zamanla surların üzerine kadar toprak yığılmış, zeminin surların üzerine kadar çıktığı bunu işaret ediyor. Surlardaki kireç ve sıva türü maddelere bakıldığında ise belirli dönemlerde kalenin tadilata alındığı anlaşılıyor. Zaman içerisinde tahribata uğradığı kesin. O nedenle bir arkeolojik kazının yapılması lazım. Çok sürpriz sonuçlar bile çıkacaktır.

 

Surlarda ne gibi özellikler göze çarpıyor?

 

Veysel Mustafa Saka: Karasu Kalesi’nin surlarına baktığımızda, yerel taşların kullanıldığını görüyoruz. Karasu girişi Tuzla mevkiinde yolun sağ tarafında yer alan beyaz kayalıklardan alınan taşlar olduğunu düşünüyoruz. Kireçle örülme yapılmış. Kimi yerlerde ise yumurta akı kullanılarak örülmüş. Doğu tarafındaki surların dibinde oldukça ağır dikdörtgen şeklinde üç adet taş mevcut. Bunlar muhtemelen, kaleye malzeme almak için kullanılan vinçlerin ağırlık taşları olma ihtimali taşıyor. Surlardaki tahliye su kanallarının ise duvarların uzun yıllar, hiç zarar görmeden ayakta durmasına izin vermiş, o zamanın teknolojisi buluşlardır.

 

Karasu Kalesi, Karasu’nun fethinde ne rol oynadı?

 

Oğuzhan Kır: Karasu sahilinden Adapazarı istikametine uzanmakta olan tarihi ticaret yolu olan İpek Yolu’nun kollarından birine bakan tarafta yer alan surların olduğu yerdeyiz. Güney kısımda ağaçlarla çevrili bir alan mevcut. Doğu cephesi, kalenin fethi için de önem arz eden bir yön. Karasu’nun 1326 tarihi civarında Konuralp tarafından fethedildiği rivayet ediliyor. Bizim tahminlerimiz ise bu tarihten önce fethedildiği yönünde. Araştırma yatığımız kaynaklarda Karasu Kalesi’nin, 31 Ağustos 1304 tarihinde fethedildiğine dair bulgulara ulaştık. Orhan Gazi komutasındaki ordu 1303’te Ferizli Kalesi’ni, ardından Kaynarcadaki kaleyi fethediyor. Bir yıl sonra ise ordular batı ve güney istikametine doğru kaleye saldırıyor. O tarihte Sakarya’nın fethi tamamlanmış ve sadece Karasu kalmıştır. Ordunun önünden kaçan Rumlar ve halk, Karasu’ya sığınarak müthiş bir mücadele ortaya koymuşlar. Diğer Sakarya kaleleri 2-3 haftada fethedilirken, Karasu Kalesi’nin fethi 3-4 ay sürmüştür. Kaçan Bizans askerleri Melen’e kadar gitmiş oradan da denize dökülmüştür. Böylece Sakarya Nehri ile Melen arası tamamen fethedilmiştir.

 

Kalenin fethi, Osmanlı için neden önemliydi?

 

Oğuzhan Kır: Karasu’nun fethi ile Osmanlı Devleti ilk kez Karadeniz’e ulaştı ve bir deniz üssü ilçesine sahip oldu. Karasu’nun tam bir ticaret yerleşkesi ve hem deniz hem nehir hem de ticaret yolunun ortasında olması nedeniyle fethinin Türk ve dünya tarihi açısından büyük bir önemi vardır. Bugüne kadar bu tarihin işlenmemiş olması büyük talihsizliktir. Tarihçiler, Karasu Kalesi’nde inceleme yapmadan, yerel halkı dinlemeden, yerli tarihçilerle görüşmeden hiçbir bilgi ve olgu elde edemez. Bu nedenle kalenin Osmanlı mı, Ceneviz mi yoksa Roma kalesi mi olduğunu saptayamıyoruz.

 

Karasu Kalesi kim tarafından fethedildi?

 

Veysel Mustafa Saka: Karasu Kalesi’nin Orhan Gazi tarafından fethedildiğini düşünüyoruz. Bunun en önemli kanıtı, bölgede Orhan Gazi tarafından yapılan vakıf ve camilerdir. Tarihi Akçakoca, Melen, Kuyumcullu ve Küçük Karasu camileri, Orhan Gazi tarafından yapılmıştır. Sonrasında Adapazarı, Sapanca ve Erenler’de de Orhan Gazi camileri mevcut. Bu alınması imkansız kale, Orhan Gazi tarafından fethedilmiş ve Osmanlı, ilk kez bu kale ile denize ulaşmıştır. Bu kalenin hak ettiği değeri görmesi ve Karasu’nun tarihiyle yüzleşilmesi gerekiyor. Kale, sadece Karasu’nu ndeğil Türk tarihinin de önemli bir tarihi yeridir.

 

Kalenin, Orhan Gazi tarafından fethedilmesini güçlendiren bulgular neler?

 

Oğuzhan Kır: Karasu’nun en eski yerleşkelerinden olan İncirli kargesi (İncilli Mahallesi ve civarı) ile Karasu kargesi (Küçük Karasu Mahallesi) içerisinde Orhan Camii olduğunu tahmin ediyoruz. Küçük Karasu Mahallesi’ndeki sahil mezarlığında bulunan bir mezar taşında; ‘Karasu Köyü, Sultan Orhan Camii İmam Hatibi’ şeklinde bir unvan yer alıyor. Demek ki o bölgede bir Orhan Camii olduğu görülüyor. Yuvalıdere Mahallesi’ndeki eski camiinin de Orhan Gazi menşeili olduğuna dair izler mevcut.

 

Son olarak bir mesajınız var mı?

 

Çetin Turhan: Karasu Kalesi, araştırılıp, incelenirse, turizme açılırsa, tarih bilincine eriştirilirse tahmin ediyoruz ki Karasu’ya yapabileceğimiz en önemli çabayı vermiş olacağız. Karasu Kalesi civarında yaşayan vatandaşlar, kaleden nehre inen gizli bir geçidin olduğunu, çocuklar tarafından tehlikeli olacağı düşünülerek bu geçidin ördürüldüğünü söyledi. Şimdi o geçidi bulmak neredeyse imkansız halde. Bugün başladığımız bu çalışmanın devam ettirilmesini istiyoruz. Kaymakamımız Aziz Mercan, bu konuda bir çalışma yapılacağını dile getirdi ve destek vereceğini söyledi. Bu çalışmayı başlatan Oğuzhan Kır’a, Tarihçimiz Veysel Mustafa Saka’ya, önemli adımlar atılmasına öncülük eden Cihan Ersöz’e ve haberleştirilmesinde emeği geçen Karasu Haberleri’ne teşekkür ediyorum.

 

Haber ve Sunum: Esra Aydın

Fotoğraflar, Kamera ve Kurgu: Nevtan Angün