Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans), Türklerin nehri geçmesini engellemek ve nehir güvenliğini sağlamak amacıyla Sakarya Nehri boyunca kuzeye doğru Lefke (Osmaneli), Taraklı, Akhisar (Pamukova), Gevye, Tersiye (Erenler), Harmantepe (Söğütlü), Firuzlu (Ferizli) ve nehrin denizle buluştuğu yer olan Kerasse (Karasu)’ya kaleler inşa etmişti.
Karasu Kalesi, nehrin giriş çıkışlarını kontrol etmesi hem de denize çıkış kapısı olması bakımından hayati öneme sahipti. Özellikle odun, kereste ve tuz ticaretinin kontrolü Karasu Kalesi’nden sağlanıyordu. Burası aynı zamanda liman ve tersane vazifesi görüyordu. Karasu’nun Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle birlikte Sakarya Kaleleri işlevini kaybetti ve Karasu Kalesi derin bir sessizliğe gömüldü.
Bu sessizlik yaklaşık 10-12 yıl önce son buldu. Araştırmacı Gazeteci Cihan Ersöz Hocamız tarafından keşfedilen Karasu Kalesi, tarihi ve kültürel mirasımızın son yıllardaki en önemli buluşlarından biridir. Cihan Ersöz Hocamızın girişimleri sonunda dönemin Belediye Başkanı, Sakarya Üniversitesi’nden bir Sanat Tarihçisi ile kaleyi ziyaret ederek, projelerin başlatılacağını ve kalenin restore edileceğini basına duyurmuştu. Bu beyanatı veren kişiler sonrasında harekete geçmeyince Karasu Kalesi, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen defineciler tarafından hızla tahrip edilmeye başlandı.
Kale öylesine sahipsiz ki, surların içindeki araziyi işgal ederek fındık bahçesine çeviren birisi, 2-B yasası ile burayı devletten satın almak için girişimlerde bulunmuş ve bu akıl dışı olayın Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na bildirilmesiyle kalenin koruma altına alındığı beyan edilmişti. Tabi bu durum sadece kağıt üstünde kalmış, sahipsiz kale definecilerin hışmına uğramaya devam etmiştir.
Geçen sene Karasu İlçe Milli Eğitim Müdürü Çetin Turhan, Gazeteci Nevtan Angün ve Kitapçı Yaşar Sarı ile Karasu Kalesi’ne gerçekleştirdiğimiz gezide, kale içindeki arsada fındık bahçesi olan vatandaşın tarım makinelerini çıkarabilmek için kalenin güney surlarını yıktırdığını gördük. İçler acısı bu veziyeti yerel idarecilere ve yetkililere bildirmemize rağmen hiçbir kurumdan cevap gelmedi.
Kaleyi son ziyaretimde su sarnıcının defineciler tarafından talan edildiğini gördüm. Her gidişimizde bir bölüm daha yok edilmiş oluyor. Restorasyon işlemini başlatıyoruz diyenler nerede? Yetkililer ne zaman harekete geçecek? Tarihimiz yok oluyor. Kalenin bir an önce restore edilip kültür turizmine açılması gerekiyor. Eğer böyle giderse 5-10 seneye kalmadan Karasu Kalesi’nden geriye hiçbir kalıntı kalmayacak.
Balkanlarda, Karasu Kalesi’ne benzer birçok kale görmüştüm. Daha sonra araştırma yapıp kapsamlı bir proje hazırlamıştım. Bunu bazı yetkililere de sunmuştum. Ancak yüzüne bile bakılmadı. Bunlar, çoğu kişiye gereksiz işlermiş gibi gözükebilir. Ama unutulmasın ki; tarihiyle bağ kuramayan ve kültürel mirasına sahip çıkamayan ve bizzat kendi eliyle yok eden bir fert, idare veya toplum eninde sonunda kaybetmeye mahkumdur.