AKP-MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan ve 15 Haziran'da Adalet Komisyonu'nda görüşülerek kabul edilen "sansür yasası"nın maddeleri tüm itirazlara rağmen AKP ve MHP'li milletvekilleri tarafından kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen yasanın en çok tartışılan 29. maddesi "yanıltıcı bilgiye" hapis cezası getiriyor.
Söz konusu maddeyle Türk Ceza Kanunu'na (TCK) "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu eklendi. Maddeye göre "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse", 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Ayrıca "suç, failin gerçek kimliğini gizlemesi suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse" verilen ceza yarı oranında artırılacak.
Hukukçular teklif maddesinde yer alan “gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” ifadesinin somut olmadığına dikkat çekiyor. Aynı maddede yer alan “örgütün faaliyeti” tanımının da “çok muğlak ve esnetilmeye uygun” olduğu değerlendiriliyor. Yani keyfe keder tutuklamaların önü açılmış oluyor. Peki, bu yasayla hayatımızla neler değişecek? Yasayla birlikte haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında hayatımız kökten değişecek.
Enflasyon Araştırma Grubu uzmanları enflasyon verilerini açıkladığı için hapis cezasıyla yargılanabilecek. Ankara kulislerinde konuşulanları yazan gazetecilere yargılanmanın önü açılacak. ‘Yanıltıcı bilgi’ olduğu öne sürülen haber veya sosyal medya paylaşımlarını beğenen kişiler ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yaymadan hapisle cezalandırılabilecek. ‘Herkesin duymasını istemediğimiz’ için Whatsapp’tan yaptığımız görüşmelerin verileri bir üst yazıyla paylaşılacak.
Kanun hükmü Covid-19 pandemisinin hızla yayıldığı dönemde yürürlükte olmuş olsaydı, Türk Tabipler Birliği’nin pandemiye ilişkin açıklamaları bu kapsamda suç sayılabilecekti. TTB üyeleri bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilecekti. Ayrıca bu bilgileri haberleştirenler de aynı kapsamda yargılanabilecekti.
En nihayetinde beklenen İstanbul depremi, 128 milyar doların akıbeti, askeri harekatlardaki gelişmeler ve daha nicelerini haberleştirmek savcıların yorumlarıyla suç kapsamına girebilecek. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in itiraflarını, ABD’ye iade edilmesine karar verilen Sezgin Baran Korkmaz’ın vereceği ifadeleri haberleştirenler soluğu adliyede alabilecek. Suçun kapsamına da bilginin doğru ya da yalan olduğuna da savcılar, hakimler ve haberin konusu olanlar karar verecek.
Yeni yasayla birlikte sosyal medyadaki paylaşımlar çok ciddi kıskaca alınabilecek. Öyle ki erişime engelli bir haberi sosyal medya hesabından paylaşmak, anlık gelişen bir olaya ilişkin son durumu aktarmak veya yorum yapmak, bunları paylaşan hesaplardan retweet etmek de suç olarak değerlendirilebilecek.
Orman yangınları sürecinde #HelpTurkey adıyla açılan hastagler de ‘halkta paniğe yol açacağı’ düşüncesiyle suç konusu sayılabilecek. Üstelik hukukçulara göre bu etiketlerin toplu olarak paylaşılması nedeniyle ‘örgütlü suç’ da sayılabilecek.
Bu sansür yasasına tümden karşı olmakla birlikte bir kez daha yüksek sesle haykırıyorum: Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, eşitlik ve meşveret!