İslam dininde yılbaşı hazırlığına dair özel bir ritüel ya da kutlama geleneği bulunmamaktadır. İslam, kendisine uyanların günlük ibadetlerine ve Allah’a olan kulluklarına yönlendiren bir dindir; bu çerçevede yıl dönümleri, özellikle de İslam'ın özüne aykırı sayılacak geleneksel kutlamalardan uzak durulması gerektiği vurgulanmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), genel olarak Müslümanların başka toplulukların gelenek ve göreneklerine uymaması gerektiğini belirtmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri, Hicret'in (Mekke'den Medine’ye göç) yılbaşı başlangıcı olarak kabul edilmesidir. İslam takvimi, Hicri takvim olarak bilinir ve bu takvim, ayın döngülerine dayanır. Peygamberimiz, başka dinlerin ve toplumların yılbaşı kutlamalarına katılmaktan kaçınmış ve bu konuda Müslümanları uyarmıştır.
Örneğin, bazı hadislerde şöyle buyurulmuştur: "Herkesin bir bayramı vardır. Bizim bayramımız ise iki gündür: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı." (Sahih Buhari) Bu hadisten yola çıkarak, İslam'ın yalnızca belirli günlerde kutlanacak ibadetleri ve bayramları olduğunu, bunun dışında başka toplulukların kutladığı özel günleri kutlamaktan kaçınılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de de benzer şekilde, Müslümanların dinlerini tahrif eden ve onları farklı toplulukların geleneklerine benzeten tutumlara karşı uyarılar bulunmaktadır. "Ey iman edenler! Siz Allah’ın ve Resulünün çağrısına icabet edin..." (Enfal, 24) ayeti, Müslümanların inançları ve ibadetleri hakkında net ve belirleyici bir yolu izlemeleri gerektiğini vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, İslam dininde yılbaşı hazırlığı ve kutlaması yoktur. Müslümanlar, peygamberlerinin öğretilerine dayanarak sadece İslam’a özgü bayramları kutlamakla mükellef olduklarını bilmekte ve başka toplumların gelenek ve göreneklerine benzememek için azami dikkat göstermektedirler. Bu anlayış, İslam’ın birliğini ve özünü korumanın önemli bir parçasıdır.