Eskiler niye özlenir sizce? Yeniler iyi olmadığından mı acaba? İsterseniz bir eski dostlukları bakın, bir de şimdiye; eski ramazanları bakın, bir de şimdiye.
Eskiden demişken
- Komşudan pişen bize, bizden pişen komşuya düşerdi.
- Sular çeşmeden içilirdi, 1 liraya satılmazdı.
- Salça, erişte evde yapılırdı. Yapamayana verilirdi.
- Maddiyat yoktu. Dostluk, kardeşlik önde giderdi.
- Kapılarda kilit yoktu. Kimse kimsenin malına, namusuna kötü gözle bakmazdı.
- Yoksulluk vardı, açlık yoktu. Bilinirdi ki komşun seni hiçbir şeye değişmezdi.
- Geceler ayaz, sokaklar karanlık. Bekçiler ha bire düdük çalardı. Ne korku vardı, ne de hırsız.
- Her şey selamla hallolurdu. Ne kefil vardı, ne kredi kartı. Ama açlıktan ölen yoktu.
- İnsanlara incitmeden yardım edilirdi.
- Eskiden babalar, analar dışarıda alamayan olabilir diye dışarıda bir şey yemeyi yasakladı.
Anlayacağınız bitmeyen mutluluk, bitmeyen huzur vardı.
Hani bazen diyorum ya, “Nerede o eski insanlar?” Gerçekten o dönemin hepsi insandı, adam gibi adamdı.
Ben size bir şey diyeyim mi?
Eskiden iyilik yaparlardı, söylemezlerdi. Sonraları hem yapmaya hem söylemeye başladılar. Şimdi ise sadece söylüyorlar. Etrafımız binlerce böyle insanlarla dolu.
“İnsanlar ayakkabıya benzer” demiş üstat. Nasıl olduğunu anlamak için bir süre yol alman gerek. İsterseniz kendimize bir soralım:
Sahi bu güzellikleri kim yok etti?
Sağlıkla kalın…