Demokrasi tarihimizde Sened-i İttifakla başlayan Kanun-i Esasi ile devam eden gerek saltanat, gerek yönetim biçimi veya hükümetler değişse dahi kümülatif olarak gelişen ve değişen bir Anayasa tecrübemiz var. Bazen birilerine göre “bol gelmesi” sebebiyle (1961 Anayasası) bazen ise vesayetçi (1982 Anayasası) olarak nitelendirilerek değiştirilen, ortadan kaldırılan Anayasalarımız mevcut. Kimi zaman antidemokratik uygulamalarla askıya alınan kimi zaman demokratik şekilde içeriği değiştirilen Anayasalarımız demokratik genlerimize işlemiş durumda.
Her ne kadar sadece kağıt üzerinde bir olgu olarak nitelendirilse de Anayasa aslında tıpkı biz insanlar gibi zaman içinde değişiyor ve zamanın ihtiyaçları doğrultusunda olgunlaşıyor. Fakat bu değişim süreci bazen uygulanan devlette ve millette derin izler bırakabiliyor. Değişim sürecindeki bazı Anayasalar darbeler, antidemokratik uygulamalar ve plebisitler sebebiyle vatandaşlık bağı ile bağlı olan milletlerle arasını açıyor ve hatta bazen kopma noktasına getiriyor.
Bu bağı güçlendirmek için hükümetler kimi zaman değişiklikler yaparken kimi zaman dayatma usulüyle halkın Anayasayla olan bağını güçlendirmek üzere çalışıyor. “Bir anayasa kendiliğinden doğmadığı, gökyüzünden inmediği gibi, ölümü de kendi hatası değil, o doğumu gerçekleştirenler arasındaki ilişkilerin dönüşümünün marifetidir.”
Ülkemizde son yıllarda yapılan 2007, 2010 ve 2017 Anayasa değişikliklerinde sonra ufukta yeni bir Anayasa değişikliği daha iyiden iyiye görünür oldu. Hem de bu anayasa değişikliği taslağı tarihimizde eşi benzeri olmayacak şekilde ne bir darbe komitesi ne de bir meclis tarafından hazırlandı. Bu Anayasa taslağı tarihimizde hiç görülmemiş şekilde 6 muhalif siyasi parti ve genel başkanları tarafından görevlendirilen kurullarca hazırlandı. Bu yönüyle tarihimizde bir ilk olması yanında tamamen sivil bir Anayasa taslağı olarak da tarihimize geçti.
Siyasi ve ideolojik bakımdan birbiriyle ayrılan 6 siyasi parti ülkemizin bulunduğu durumdan 2018 yılında yürürlüğe giren ve dünyada eşi benzeri olmayan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni sorumlu tutarak bu sistemi değiştirmek için müşterek amaçlar doğrultusunda birleşti. Ve bunun yerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”in ülkemizin bulunduğu durumdan kurtarabileceğini söyleyerek yeni bir Anayasa taslağı oluşturdular.
Bu taslakta en vurgulanan değişiklikler ise şöyle;
-Parlamenter Sistem Güçleniyor
Gensoru mekanizmasını hükümet istikrarını korumak amacıyla yapıcı güvensizlik oyuyla birleştirmektedir. Böylece hükümeti gensoru yoluyla düşürmekte birleşen parlamento çoğunluğu, yeni hükümetin kurulmasını sağlamadıkça görevdeki hükümetin hukuki varlığını sona erdiremeyecektir. Böylelikle “Parlamenter Sistem İstikrarsızlıktır, Eski Türkiye’dir” sözü de tozlu raflara kaldırılmış olacak. Güçlü bir parlamenter sistemin güçlü bir mekanizma şeklinde çalışmasının önü açılıyor.
-Partili Cumhurbaşkanlığı Dönemi Kapanacak
"Cumhurbaşkanı 7 yıllığına halk tarafından seçilecek ve seçimle beraber partisiyle ilişkisi sona erecek. Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek.” Aslında tüm muhalefet partilerinin dile getirdiği ‘Bu sistem partili cumhurbaşkanlığıdır’ iddiasına binaen yeni taslağa göre Cumhurbaşkanı tarafsız olacak ve devletin-milletin tamamını temsil edecek. Bir partiyle bağı olmayacak. Böylelikle halkın da tamamının Cumhurbaşkanı olacak. Görev süresi uzun olduğu için siyasi olarak beklentisi kalmayacak ve görevi içinde başka siyasi planlara girmeyecek. Ve görevi bittikten sonra bir daha seçimle gelinen bir göreve gelemeyecek. Bu hüküm Anayasanın 67. maddesi olan Seçme Seçilme Hakkıyla çelişip çelişmediği de tabi ki tartışılacak ve gereği yapılacaktır. Lakin taslak açıklandığından beri yanlış algılanan bir husus olan 2023 seçimlerinde seçilecek olan adayın daha sonra siyasi hayatı bitecektir algısı yanlıştır. Çünkü yeni taslak henüz yürürlükte değildir. Yani 2023 seçimlerinde seçilecek olan yeni cumhurbaşkanı için söz konusu hüküm geçerli değildir. Seçilecek aday şu an yürürlükteki Anayasaya göre seçilecek ve yetkilerini kullanacaktır. Söz konusu yeni Anayasa taslağı 2023 seçimlerinden sonra yürürlüğe girdikten sonraki takip eden seçinden sonraki seçilecek cumhurbaşkanı için geçerli olacaktır.
-Ödev Yerine Hürriyet Kavramı
Yeni anayasa taslağına göre diğer anayasalarımızdan alışageldiğimiz “Ödev” tanımı yerine özgürlükçü bir Anayasa olduğunu vurgulamak üzere ödev yerine “Hürriyet” tanımı kendine yer buluyor. Böylelikle otoriter ve baskıcı bir anayasa yerine özgürlükçü bir anayasa milletiyle buluşuyor.
-Kuvvetler Ayrılığı Güçleniyor
-Seçim Barajı yüzde 3’e Düşüyor
-Hayvan Hakları Anayasal Güvenceye Alınıyor
-YÖK Kaldırılıyor
-Kadına Yönelik Şiddetten Hüküm Giyen Milletvekili Olamayacak
- Seçimde yüzde 1’i Geçen Partiler de Hazine Yardımı Alacak…