Korona virüs hayatımızın her alanında zarar vermeye devam ediyor. Ama bunun üzerine işleri zorlaştıran yine biz insanoğlu çıkıyor karşımıza. Geçen günlerde kafe işletmecisi bir abimiz şöyle bir açıklama yaptı “Sapanca’da mekânlar kapalı ama 5 kilometre ötede Maşukiye’de açık ya herkes açılsın ya da herkes kapalı olsun”
Kendince haklı bir serzeniş, esnaf abilerimiz, kardeşlerimiz var. Karasu’da, Kocaali’de, Serdivan’da, Çark Caddesinde, Sakarya’nın her yerinde bu adamlar batıyor, evlerine ekmek götüremiyor.
Ve dertleri ortak. Diyorlar ki bu hastalık var eyvallah tamamen kapandık. Sonra gördük ki parti kongreleri tıka basa yapılıyor. Hadi ona da tamam, yüzdeliklere göre 4 gruba ayrıldık. Sakarya çok yüksek dediler kapalı kaldık eyvallah. Ama bir dönem Sakarya’nın yüzdesi düştü, açılan bazı diğer illerin yüzdesi Sakarya’yı aştı geçti.
Ama Sakarya hala kapalı bu iller hala açık. Burada bir haksızlık var. Ya tamamen kapatın ya da kurallara uyarak biz de açalım. 5 kilometre ötesi açık burası kapalı. Yani bu insanların derdi bu. Ve kendilerini bu darboğazdan kurtarmak için bazı istekleri var. Evet, korona çok kötü bir illet. Hele hele yaşayanlar bilir nasıl bir hastalık olduğunu. Ama burada adalete ve bu insanlara bir kulak vermeliyiz.
Şöyle düşünün; Kocaali Düzce sınırı Melenağzı köprüsünün iki tarafında birer kafe olsa, mesela yeni yapılan TOKİ konutlarında bir kafe bulunsa açamayacak. Ama köprüyü geçtikten sonra şöyle 1, 2 kilometre ötede sahil kenarında bulunan bir kafe açabilecek. Burada bir yanlışlık ya da tezatlık yok mu? Hiçbir kafe ve restoran o kongreler kadar kalabalık ve sıkışık olmaz. Zaten açılınca uygulanması gereken kurallar da belli.
Burada da bir tezatlık var. Rakamlar var birde. Son açıklanan rakamlara göre (13-19 Mart) İstanbul’da yüz binde 251, Kocaeli’de 176, Sakarya’da 124, Düzce’de 95. Tabi ben bu yazıyı erken yazdığım için en son rakamlar ne olur bilemem.
Ama önemli olan şu Sakarya kapalı gerisi açık ki, Sakarya vaka düşüş oranında ilk sıradaydı. Umarım bu haksızlığa bir çözüm bulunur. Esnaf kardeşlerimizin makul isteklerine kulak verilir. Hatta umarım bu yazı yayınlanmadan çözüm bulunmuş olur ve haksızlık giderilir. Yoksa esnafımızı korumazsak ekonomiyi nasıl düzeltiriz?