Çok kaçtığım suretler var, önüme biriken kara kanlı kuşlar, duyduğum her bir ses içimdeki öfkem zihnimdeki zırvalıklar kaçmaya korktuğum yazdıklarım.
Onca yazılmışlıklar kaybedilen krallıklar, anlatamadıklarım falan filanlar ama neden içim boş benim zihnim bir prangalanmış gibi hiçbir şeyi anlamıyorum hatta yazamıyorum yok olmuş gibiyim duyuyorum ama algılayamıyorum bedenim yavaş yavaş çürüyor ve buna ben izin veriyorum kaçamıyorum kalbimi kurutan insanlardan…
Yine sana gelir mi bilmiyorum sana bir şeyler yazdıkça daha doğrusu yazmaya çabaladıkça içimde hiçmişsin gibi hissediyorum kalbim soğuyor ve sen yazdıkça sen dedikçe hatta seni dostlarımdan duydukça umursamıyorum ve galiba zaman geçti artık çare oldu…
Ben şimdi aşk mı yazdım yoksa kalbim mi yazdım ya da aklım mı yönetti bu yazdıklarımı belirtisiz bir sıfat ama seni yazdıkça artık kalbim kurumuyor. Gökyüzüne sığınıyorum ve her şey geçiyor zamanın dağınıkları geride kalıyor
Çok çok delirdim galiba ama bu deli kadın senden gitti be güzel adam, kara kanlı kuşlar bir bir kafese giriyor…
Her şey gelip geçer, bitiverir…