Güzel sevmek isteyin kalbiniz gibi sevin manasız kalmasın gözleriniz…
Boşuna kara gözlüm demiyor ki Şoray…
Ağlamayı bilin, özlem gibi sevin hep yarım kalsın hiç geçmesin hep anılsın yüreğinizde sanki vazgeçen sen değilmişsin gibi hatırlayın nerede bırakırsan hep seni o durakta beklesin…
Yalnızım biliyorum, bunu gece sokağı kaplayan gökyüzü resmen haykırıyor boşuna değil içimdeki yarım yamalak hissi…
Yazıverin her şeyi önce kalbinizi anlatın, sonra içinizdeki çocuktan bahsedin mesela salıncağa binmeyi sever miydi ya da hiç parkta kaydırak kavgası yaptı mı? Ya da pazarda kayboldu mu? Sorun işte nasıl bir çocukmuş o afacan onu yazın…
Sonra pencere kenarında seyre dal ve hayal kur, neyi özlediğini düşün ya da en son kiminle kavga ettiğini, belki de en som okuduğu kitabı hayalle yani hayatını hayalle her şeyi toz pembe düşle manazsızca gülümse delirmek bir suç değil ki hayata tutunmaktır baksana kimin aklı var ki çok aşık olduğu için sevdiği kadından vazgeçen Cemal Süreya da mı yoksa aptal diye okuldan atılan bilim adamında mı…
Günün sonunda şu cümleyi not al güzel günler biriktirdim. Ve o cümlenin içinde aşk olsun, hatta bir sokak hayvanını beslediğin anı anlat belki de parkta oyun oynadığın çocuklar yada sokakta yaşlı amca ve teyze ile daldığın sohbetten bahset…..