Buzun ilkeleri

Hiç kendinizi bir buz ile karşılaştırdınız mı? Soğuk insan veya sıcak insan bu konuyla ilgisi yoktur. :) Su, sıvı halde iken hangi kabın içine koyulursa, o kabın şeklini alır. Ancak katı halini yani buzu hangi kabın içine koyarsanız koyun, buz ne ise odur. Bu buzun ilkesidir.

Buz gibi olun! Hiç bir ortam sizi şekillendirmemelidir. Bu değişmeyin anlamına gelmez. Değişin, gelişin, başkalaşın! Gerekirse fikirlerinizden vazgeçin! Farklı düşünün! Ancak birilerinin kalıplarına göre değil! Kimselerin sizi satın alamaması, kullanamaması dürüst olan hikâyenize bağlıdır. Geçmişte ve günümüzde su gibi olan insanları görürsünüz. İnanın onların geçmişlerine dokunmuşlardır. Dürüst hikâye yazmadıkları için artık kalem başkalarının elindedir.

Su, buz iken sıvı olurda, insan dürüst iken hiç şaşmaz mı? İnsan beşer, kuldur şaşar. Buz, ilkelerini korumak için sınırları vardır. Sıfır derece ve fazlası buz için tehlikelidir. İnsanın şaşmaması için sınırlarını, çizgilerini korumak zorundadır. Eğer kendiniz için bir sistem oluşturmadıysanız veya oluşturduğunuz sisteme bağlı değilseniz, başka sistemlerin içinde olursunuz. Örneğin evetleriniz ve hayırlarınız olmalıdır. Herkese veya bazılarına göre değil, sadece kendi sisteminize göre evetleriniz ve hayırlarınız olmalıdır.

Elinizde bir kâğıt ve bir kalem var. Silginiz yok. Düşünerek konuşmanız, karar vermeniz sizin silgiye ihtiyaç duymamanızı sağlar. Unutmayın ki diğerleri başka ise, siz de başkasınız. Başkaları kaldırabiliyorsa, siz de kaldırabilirsiniz. Başkaları yardıma ihtiyaç duyabiliyorsa, siz de yardıma ihtiyaç duyabilirsiniz. Çevremizde o kadar ilham alabileceğimiz şeyler var ki, sanki “Beni Gör! Beni anla!” der gibiler. Ulaşacağımız hedefler ileridedir. Ancak sağımızdakiler, solumuzdakiler, ardımızdakiler de hedefe giden yolun bir parçasıdır. Düşünmeniz, farkına varmanız, anlamanız sizi hedefe götürmese bile sizi ve bu yolu özel kılacaktır. Esen kalın.

“Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir” George Orwell