Türkiye 25 Haziran 1973 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına (AGİT, OSCE) Kurucu üye olarak katılıyor.

 

Amacı; 1970'li yılların başında soğuk savaş koşullarındaki Avrupa’nın bölünmüşlüğüne son verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katılan devletlerarasında bu amaca yönelik işbirliğinin geliştirilmesi düşüncesiyle kurulmuş teşkilattır.

 

AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı), içinde Türkiye'nin, ABD'nin ve Kanada'nın, o dönem Demirperde ülkeleri de dâhil bütün Avrupa ülkelerinin 1 Ağustos 1975'te Finlandiya'nın başşehri Helsinki'de imzalanan Helsinki Nihaî Senedi'yle temel esasları belirlemiştir.

 

Referandumun eşit olmayan şartlarda yapıldığını belirten AGİT temsilcileri, idari kaynakların 'evet' kampanyası için uygunsuz olarak kullanıldığını belirtti.

 

AGİT raporunda ayrıca referandumun uluslararası standartlara uzak kaldığı tespitinde bulunuldu.

 

AGİT temsilcileri, referandumda YSK'nın aldığı mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin kararın, hileye karşı alınan tedbirleri boşa çıkardığı ve kanuna aykırı olduğu yorumunda bulundu.

 

Referandumun eşit olmayan şartlarda yapıldığını belirten AGİT temsilcileri, idari kaynakların 'evet' kampanyası için uygunsuz olarak kullanıldığını belirtti. AGİT raporunda ayrıca referandumun uluslararası standartlara uzak kaldığı tespitinde bulunuldu.

 

 

Agit’in raporuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Tepki

 

Agit’in raporuna her zamanki gibi ilk tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan bu rapor için: "Atı alan Üsküdar'ı geçti" diyor.

 

Dahası sözünü pekiştirmek için: "Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye..." diyor.

 

Sizce ne demek istiyor? "Hile hurda... Ne dersen de, oyum yüzde 51,4. Sen karışamazsın diyor.

 

O zaman adama sormazlar mı, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına neden kurucu üye oldun?

 

Adamların referandumu izlemelerine neden izin verdin.

 

Avrupa AGİT’in raporunu göz önüne alır mı? Alınır tatbiki. Nitekim Avrupalılar bu rapora itibar edeceğini açıkladılar.

 

Gerçekten, referandum eşit ve adil şartlarda mı yapıldı?

 

Mevcut anayasaya göre tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı toplu açılış adı altında AKP’nin ‘’EVET’’ mitinglerine örtülü ödeneği kullanarak mitinglere katılmadı mı?

Erdoğan CNN’de Becky Anderson’la Saray'da yapılan söyleşide ‘Evet’ oylarının çok az bir farkla kazandığı belirtmiş ve akabinde , “Ben futbolun içinden geliyorum aslolan maçı kazanmaktır 1-0 ya da 5-0 kazanmışsın önemli değil önemli olan maçı almaktır.” ifadelerine yer vermiştir.

 

Sayın Erdoğan bunun bir futbol maçı olmadığı ve Cumhuriyet’in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçeği gözden kaçırmamalıdır.

 

Cumhuriyet hükümetinin temel anlamı kamu yararına işleyen bir sistem ve yasaların halkın yararı için yapılmasıdır.

 

Kamu yararını düşünmeden özgürlüklerden söz etmenin fazla anlamı olamaz.

 

Cumhuriyet hükümeti dışında hukuk devleti olamaz ve hukuk olmadan da özgürlük olamaz

 

Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyet Halk Partisi

 

Sakarya’da tüm zorluklara, maddi yetersizliklere karşı olsa da güzel bir ‘hayır’ kampanya yürüttü.

 

CHP Sakarya milletvekili Engin Özkoç ve İl başkanı Ayça Taşkent olmak üzere eski başkanı Ayşe Fusun Çetin ve yeni Kadın kolları başkanı Emel Bircan ve yönetimi İl gençlik kolu başkanı Yusuf Ulaş Konyalı ve Gençlik kolları üyeleri eşit ve adil olmayan şartlarda  çalışmalarını sürdürdüler.

 

Ben Sakarya örgütünün ilk defa kenetlendiğine ve birlik olduğuna şahit oldum.

 

Referanduma büyük önem veren CHP’nin 19 milletvekilini Sakarya’ya getirdi ve vekiller ilçelere dağılarak, vatandaşlara neden ‘Hayır’ denilmesi gerektiğini anlattılar.

 

Tabii ki eksikler vardı. Daha iyisi olabilirdi.

 

Tüm bu baskı ve korku atmosferine karşı bu yurdu sevenler, insanlığın birikiminden yana olanlar, iyilik, doğruluk ve güzellik için el ele verdiler ve ellerinden geldiği kadar çalışmaya gayret ettiler.

 

Bugüne kadar tam bir birlik sağlayamayan Sakarya örgütü bu ‘hayır kampanyası’ süresince önemli ölçüde birlik içinde olmaları gelecek adına sevindirdi.

 

Yusuf Ulaş Konyalı’nın dediği gibi; Hayatıyla, özgürlüğüyle, oyuyla, ısrarıyla, cesaretiyle, mücadelesiyle, neşesiyle ve inadıyla bu gerçekliğin parçası olan tüm dostlara selamlar.

 

Vazgeçmez yok bu memleket bizim…