Süt ve süt ürünlerinin raf fiyatı en son üç ayda yüzde 30-40 zamlanmış durumda. Pirinç fiyatları da yılbaşından bu yana neredeyse 3 kat artarken vatandaşlar gıdada yaşanan fiyat artışlarına tepki gösteriyor. Fiyat artışı geçen yıla göre yüzde 100’ü geçti.
Peki, çiğ süt fiyatı son 3 aydır artmamışken, döviz, akaryakıt ve işçilik maliyetleri yükselmemişken fiyatlar neden artıyor? Zamların arka planında ne var?
Bazı süt üreticileri yem fiyatlarının çok arttığını ve kar edemediklerini söylüyor. Hatta buna tepki olarak 'tehlikeli' bir adım atıp hayvanları kesime yolluyor. Bu durum üretim rakamlarına da yansımış durumda; TÜİK rakamlarına göre süt üretimi son üç ayda yüzde 4,4 azaldı. Süt üretiminin azalması ise fiyatlarda yükseliş baskıyı yaratıyor.
Ancak Ulusal Süt Konseyi süt çiğ süt alım fiyatlarını geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 kat artırarak 8,5 liraya çıkardı. Öte yandan yem fiyatları ise Mayıs ayından beri yatay seyrediyor.
Raflarda 1 litre sütün fiyatı 25 TL'ye kadar çıktığı dönemde, çiftçi kâr edemediğini süt ve süt ürünleri üretici ise ucuza süt bulamadığını söylüyor.
Üreticinin en büyük maliyet kalemi çiğ süt. Köylerdeki küçük yetiştiriciler sütü konseyin belirlediği fiyata satıyor olsa da büyük süt çitliklerinde aynı durum geçerli olmadığı iddia ediliyor.
Üretici 10 kilo sütten 1 kilo peynir ürettiğini ve bu durumda sadece ham madde maliyetinin 120 TL'yi bulduğuna dikkat çekerek, “Bunun üzerine ambalaj, işletme gideri, nakliye, işçilik ve kar marjını koyduğunda peynirin bizden çıkış fiyatı 160 TL'yi buluyor. Reyonda ise 1 kilo peynirin fiyatı rahatlıkla 170-180 TL'yi buluyor” diyor.
Süt sektöründe bunlar yaşanırken durumdan en çok etkilenen ise vatandaş ve küçük üreticiler oluyor.
Özellikle gıda konusu önemli, süt ve süt ürünleri fiyatlarına bakalım. Ben üreticiyim. Ürünü bizden, köylüden alıyorlar. Yanına üç tane firma koyuyorlar. Her firmaya ayrı ayrı satış yapıyor. Bu firmaların hepsi de kendilerine ait. 8 liralık süt, markete 26-28 liraya çıkıyor. Aynı durum peynir için de geçerli. Sütü bizden ucuza alıyorlar. Sütün içindeki yağını, enzimini çekiyorlar, fiyatı 6 liraya düşüyor. Bundan peynir yapıyorlar ve 180-210 liraya satıyorlar. Dünyanın neresinde böyle bir vurgun var. Çünkü bu ürünleri biz almak zorundayız. Et, süt ve süt ürünleri temel ihtiyaç.
Üreticilerin maliyetlerindeki tek kalem kesif yemler değil. Saman balyası yüzde 250, mısır silajı yüzde 370, arpa yüzde 300, elektrik-su yüzde 300, veteriner-ilaç yüzde 280, yardımcı ekipman-hırdavat % 300 artmış durumda. Bu söylediğim rakamlar geçen yılla kıyası ifade ediyor.
Süte yapılan zamlar bizlerin önceki aylardan gelen zararlarına-borçlarına merhem olabiliyor. Şu an da aynı durum söz konusu. Büyük işletmelere dilediğinizi söyleyebilirsiniz. Çünkü yem temin etme, kredi, randıman, pazarlama vs. gibi konularda; bizim gibi küçük üreticilere nazaran minimum yüzde 20-30 daha avantajlılar. Geçen 4 yılı baz alırsam diyebilirim ki köyümüzde sağmal sığır sayısı; sahipleri dahil oldukça azaldı. Üretici yok oluyor. Üretici yok olmamalı. Üreticinin her zaman yanında olunmalıdır. Üreticiye her alanda destek verilmelidir.
Şuanda süt ürünleri et fiyatlarını geçmiş durumda.
1 kg Dana but kasaplık et fiyatı: 160,00 TL. 1 kg Dana haşlamalık gerdan et fiyatı: 100,00 TL.
1 kg Dana fırınlık kaburga et fiyatı: 160,00 TL. 1 kg Dana Kuşbaşı et fiyatı: 150,00 TL. 1 kg Dana bonfile et fiyatı: 326,00 TL.
Süt ürünlerinin fiyatı, et fiyatlarının önüne geçti. Sorgulamadığımız her sorunda hatalı olan bizleriz aslında. Bu fiyatlara insanlarımız daha fazla alıştırılmamalıdır.