Geçtiğimiz hafta “Hata nedir?” konusunu konuşmuştuk. Kısaca hatırlayacak olursak, “Hata; bir hedef doğrultusunda yürünen yolda, başlangıçta tahmin edilememiş olası kötü sonuçla yüzleşmektir” demiştik. Bu tanımda ise kötü sonucun başlangıçta tahmin edilememiş olması kısmına vurgu yapmıştık.
Şimdi sıra hatanın nasıl yapıldığı konusuna geldi. İnsanoğlu hata dediği son durağa varmadan önce hangi yoldan, hangi basamaklardan ve nasıl geçiyor? Neden hata yapmak bu kadar kolay? Hazırsanız başlayalım...
Sevgili okur, cevaplarımızı ararken sondan başa doğru ilerleyeceğiz. Hatanın bir önceki adımı riskli davranıştır. Risk: Olumlu ve olumsuz sonuçların ihtimal dahilinde olduğu bir seçimdir diyebiliriz. Peki insanoğlu neden riskli davranışlarda bulunur? Bu sorunun cevabı arzularımızdır. Arzular hedefe giden tek yolun kendileri olduğuna inandırır insanı. Ve içerisinde bir tuzak barındırır... İyimserlik.
İyimserlik olumsuz sonuçları görünmez hale getirerek risk almayı kolaylaştıran bir tuzaktır. Peki ya arzularımızın kökeni? İhtiyaçlarımız. Arzular ve istekler değerli okur, ihtiyaçlar için üretilen çözüm planlarıdır. Yeri gelmişken "Arzuların kökeni" konusunu ilerleyen süreçte detaylı olarak tartışacağız. Evet, ihtiyaçları da iki grup olarak düşünebilirsin. Temel ihtiyaçlar (kökeni insan olmaktır) ve suni ihtiyaçlar (kökeni içinde yaşadığımız sosyal çevre/toplumdur).
Toparlayacak olursak. İnsanoğlu temel ihtiyaçları ile doğdu. Hayat içinde toplum tarafından suni ihtiyaçları türedi. Bu İhtiyaçları karşılanmadığında ise çözüm planları üretmeye başladı (arzular/ istekler). Arzuların içerisinde barınan iyimserlik yüzünden olası kötü sonuçları görmemiz zorlaştı. Kötü sonuçları göremeyen bizler daha kolay risk almaya başladık. Aldığımız riskler olumsuz sonuçlara çıktığında ise... "HATA" dediğimiz son durağa varmış bulunmaktayız.
Değerli okur, şimdi kendi hikayene dönüp bakmanı istiyorum. Senin için temennim geçmişte hata ile sonuçlanan seçimlerine baktığında, arzularının payını fark edebilmendir…