Asgari ücretli ve emekli enflasyona yine yenildi

Remzi Akbaş'ın "Asgari ücretli ve emekli enflasyona yine yenildi" başlıklı köşe yazısı

AK Parti Ankara Kadın Kolları 7'nci Olağan Kongresi'nde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "En düşük emekli maaşı 66 liraydı. Bugün neredeyse 14 bin 500 liraya çıkmış durumda. Dolar bazında 40 dolardan 400 doların üzerine çıkmış. Bu dönemde 10 katlık artış var" dedi.

Şimşek bu açıklamasıyla ya dünyadan haberi yok ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gözünü boyuyor.

Oysa AKP iktidara geldiğinde,

Net asgari ücret: 184 TL,

İşçilerin en düşük emekli aylığı: 257 TL,

En düşük memur emekli aylığı: 376 TL,

En düşük esnaf emekli aylığı: 150 TL idi.

Tarım emeklisinin aylığını sanki tüm emeklilerin ortalama aylığı gibi yansıtarak gerçeğin üzerini örtmüş oluyor.

Şimşek'in en düşük emekli aylığı dediği 66 TL, en düşük emekli aylığı değildi. Emeklilerin çok küçük bir kesimin yararlandığı Bağ-Kur Tarım emeklisi aylığı idi. Bağ-Kur tarım sigortalılarının sigortalılar içindeki payı yüzde 1,5-2 arasındadır. Emekliler arasındaki en büyük grup işçilerdir. Konuyu çarpıtıyor yani...

Dolar bazında hesap ederken bile günün şartlarında bu parayla nasıl geçinilir düşündü mü, hesapladı mı?

Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan da, "Emeklilerimize aylıklarını düzenli nasıl ödeyebiliriz telaşı içindeyiz" derken Şimşek'in söylemine başka bir perspektif açıdan yaklaşıyor.

Tabi bütün bunlar ister asgari ücretli ister emeklinin enflasyon karşısında ücretlerinin nasıl giderek eridiği gerçeğini kapatmıyor.

Güvenilirliği tartışılan TÜİK verilerine göre pazartesi açıklanan Ocak ayı aylık enflasyon yüzde 5,03 olarak belirlenirken yıllık yüzde 42,12 artmış oldu. Verilen maaş zam artışları böylece yüzde 5 eridi. Çarşı pazar alışverişlerimizde bu enflasyonun çok üzerinde olduğunu söylemeye bile gerek yok. Hepimiz günlük yaşıyoruz bunu.

Hatırlanırsa; uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s 25 Ocak'ta Türkiye ile ilgili not açıklamasını pas geçmişti.

Fitch Ratings ise, 1 Şubat'ta yaptığı açıklamada Türkiye'nin kredi notunu "BB-", not görünümünü "durağan" olarak teyit ederek herhangi bir değişiklik yapmadı.

Şimdi diyebilirsiniz ki, 'not'un enflasyonla ne ilgisi var?

Ekonomiyi takip edenler, az çok bunun yabancı sermayenin doğrudan girişini "olumlu-olumsuz" etkilediğini bilir.

2023 genel seçimler öncesi Merkez Bankası'nın swap hariç net rezervi eksi 60 milyar dolar civarında iken geçen hafta açıklanan verilere göre 63,1 milyar dolar artı rekor seviyeye çıktı. Bu çok güzel bir durumu ifade ediyor ama dolar/TL paritesi korelasyonu nedense 35,80 TL seviyesinde devam ediyor. Bunun anlamı da enflasyonun öyle istenilen hedefine inmeyeceğini gösteriyor.

"Yeni Yüzyıl" hayaliyle girdiğimiz 2025 yılında bir yandan, siyasi gerilimler, bir yandan gazetecilerin, akademisyenlerin, siyasi parti temsilcilerinin, belediye başkanlarının gözaltına alınması, tutuklanması süreçleri yabancı sermayenin Türkiye'ye bakış açısını olumsuz etkiliyor. Bunun bedeli de ne yazık ki enflasyon olarak açlık sınırı (22 bin 131 TL) altında ücretle geçinen çalışanlara ve emeklilere yansıyor. Birileri piyasaya "At" gözlüğü ile bakabilir. Görünen gerçek şudur ki; Ocak ayında belirlenen asgari ücretli ile en düşük emekli aylığı yine enflasyona yenilmiş oldu.