Vaazımda Kur'an-ı Kerim ayetlerine, hadis-i şeriflere ve kıssalara yer vereceğim.
Değerli Müminler!
Hayat yolculuğumuzda karşılaştığımız en büyük imtihanlardan biri, nefsimizin fısıltılarına kulak vererek kibire kapılmak ve başkalarını küçümsemektir. Oysa Rabbimiz, bizleri bu tehlikeli haslete karşı defalarca uyarmış ve tevazu sahibi olmamızı emretmiştir. Unutmamalıyız ki, Allahutaala insanı en çok da iddiasından, büyüklenmesinden ve başkalarını hor görmesinden dolayı cezalandırır.
Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de kibir ve büyüklenmenin ne denli kötü bir özellik olduğu ve bu durumdaki insanların akıbeti açıkça beyan edilmektedir.
Lokman Suresi'nde (18-19. Ayetler): “İnsanlara karşı böbürlenme ve yeryüzünde çalımlı yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş böbürlenenlerin hiçbirini sevmez. Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkin olanı, eşeklerin sesidir.”
Bu ayet-i kerimeler, kibirli davranışlardan sakınmamızı, mütevazı olmamızı ve ses tonumuza kadar dikkat etmemiz gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Allahutaala, kendini beğenmiş ve başkalarına üstünlük taslayanları sevmediğini açıkça ifade buyurmaktadır.
Kasas Suresi'nde (83. Ayet): "İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir."
Bu ayet de ahiret yurdunun, dünyada kibirlenmeyen ve fesat çıkarmayan müttakilere ait olduğunu müjdelemektedir. Kibir ve büyüklenme, insanı ahiret nimetlerinden mahrum bırakabilecek tehlikeli bir hastalıktır.
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde kibir ve başkalarını küçümseme konusunda ümmetini pek çok kez uyarmıştır.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez." (Müslim, İman, 147)
Bu hadis, kibrin ne denli tehlikeli bir günah olduğunu ve insanı cennetten alıkoyabileceğini açıkça göstermektedir.
Başka bir hadis-i şerifte ise: "Kim bir Müslüman kardeşini günahından dolayı ayıplarsa, o günahı kendisi işlemedikçe ölmez." (Tirmizi, Kıyamet, 53)
Bu hadis-i şerif, başkalarının hatalarıyla alay etmenin ve onları küçümsemenin ne kadar yanlış bir davranış olduğunu bizlere öğretmektedir. Unutmamalıyız ki, hepimiz imtihan halindeyiz ve kimin ne zaman ne durumda olacağı belli değildir.
Tarihe baktığımızda da kibir ve büyüklenmeleri yüzünden helak olan nice kavimler ve insanlar olmuştur.
Firavun'un "Ben sizin en yüce Rabbinizim" (Naziat, 24) diyerek Allah'a karşı gelmesi ve akıbeti hepimiz için büyük bir ibrettir. Nemrut'un göğe ok atarak Allah'a meydan okuması ve sonrasındaki zillete düşüşü de unutulmamalıdır.
Sevgili kardeşlerim, unutmayalım ki, Allahutaala her şeyin sahibidir. Bize verilen her türlü nimet, güç, güzellik ve ilim O'nun bir lütfudur.
Bu nedenle, sahip olduklarımızla övünmek ve başkalarını küçümsemek yerine, şükretmeli ve tevazu sahibi olmalıyız.
Sonuç olarak: "Allah insanı iddiasından vurur." Bu söz, hayatımızın her alanında rehber edinmemiz gereken bir gerçektir. Kimseyi hor görmeyelim, kibre kapılmayalım, tevazu ve alçakgönüllülükle hareket edelim. Unutmayalım ki, Allah katında en değerli olanımız, takvaca en üstün olanımızdır.
Rabbim bizleri kibirden, büyüklenmeden ve başkalarını küçümsemekten muhafaza eylesin. Bizleri tevazu sahibi kullarından eylesin. Amin.