31 Mart 2019 yerel seçimlerinin iptal edilmesi üzerine yaptığı basın açıklamasında, “YSK Başkanı’na ve üyelerine hakaret ettiği” iddiasıyla 4 yıl 1 aya kadar hapis ve “siyasi yasak” talebiyle yargılanmasına Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinde devam edilmişti. Mahkeme İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Siyaset yasağı kararı da alındı.
Peki, İmamoğlu YSK üyelerine ne dediği iddia edilmişti?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından iptal edilmesinin ardından yeniden sandığa gidilmiş, 23 Haziran 2019'da yapılan seçimlerde Ekrem İmamoğlu bir kez daha başkan seçilmişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 2019'da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmak için Fransa'ya giden İmamoğlu'yla ilgili isim vermeden, "Avrupa'ya giderek Türkiye'yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" demişti. İmamoğlu da üstü kapalı olarak, "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır" ifadelerini kullanmıştı. "Seçimi iptal edenler ahmaktır" sözleri üzerine YSK'nın suç duyurusuyla dava açmıştı.
"Ahmak" kelimesi yüzünden 2 yıl 15 ay hapis ve siyasi yasak veriliyorsa hadi biraz geçmişe doğru gidelim. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmiş konuşmalarına bir dönelim.
TBMM eski başkanı Hüsamettin Cindoruk'a “Ulan kendine gel, terbiyesiz, beyni sulanmış, be ahmak” dedi.
Deniz Baykal' a “Virüs işe yaramaz, düzeysiz, çirkin, seviyesiz, dönek, kaba, ahlaksız iftiracı, kayışları eskidi, gülünç, çamur, çete avukatı, mafya avukatı, hukuk dışı örgütlerin avukatı” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu'na “Cibilliyetsiz, yüz karası, seviyesiz, bahtsız bedevi, kirli dudak, Pensilvanya maşası, Kandil ortağı, katil Eset'in arkadaşı, Dhkp-c avukatı, terör örgütüne üye olduğunu görürseniz şaşmayın, eli kanlı darbeci, cani ruhlu, soysuz, tinerci, çapsız, sığ, şizofren tip, ahlak yoksunu, namussuz, siyasi sapık, cüce, cahil, fırıldak, etrafa zehir saçıyor, yaradana karşı küstah, haysiyetsiz” dedi.
Devlet Bahçeli'ye “Vampir, kan emici, ırkçı, kafatasçı, şehit sömürücüsü, ağzından salyalar akıyor, köksüz, alçak, adi, cahil, çirkin, bilinçsiz, hasta kafa, Pensilvanya ortağı, eşkıya, bostan korkuluğu, zihniyle dili arasındaki kayış koptu, evladı yok bunun, aile nedir bilmez, çoluk çocuk nedir bilmez, marjinal sol örgütlerin maymunu, harcırahlarımı sadaka olarak sana vereyim, alçak, zehirli dil, rezil, çakal, senin etrafındakiler insan suretindeki ahlaksız, senin etrafındakiler esfel-i safilin (bir kişinin hayvandan da daha aşağıda olma hal ve durumu), uçma özürlü, ikiyüzlü, namert” dedi.
Selahattin Demirtaş'a “Vampir, ceberrut, şuursuz, vicdansız, iblisin yolundan yürüyen, ateist, zerdüşt, nekrofil, ölü sevici, nebbaş, mezarlık soyguncusu, mankurt” dedi.
Meral Akşener'e “Terbiyeden mahrum, seviyesiyiz, çapsız, yalancı kaçacak deliği yok, bu kadın şirazesinden çıkmış” dedi.
Ülkemizin siyasi dilini düzeltmemiz gerekirken siyasi ahlâk yasası çıkartılması gerekirken bu tarz keyfi yargılamaların doğru olmadığını düşünüyorum. Adalet bir gün herkese lazım olacak. Bugün bu hukuksuz karara sesini çıkaramayıp bıyık altından gülenler, hukukun guguk olması bir gün sizi de etkiler. Adil ve eşit yargı süreçleri demokratik ülkelerin vazgeçilmez unsurudur. Keyfi yargılamalar ve tutuklamalar üçüncü dünya ülkelerinde olur. Bu kadar net.