İnsan oğlu (fiziksel açıdan) doğası gereği acizdir. Bizler doğa ile kıyaslandığımızda ne hızlı koşabilir ne uzakları görebilir ne koku alabilir ne de hızlı yüzebiliriz. Atalarımız doğa içerisinde kendi konumunu fark ettiğinde ise dünya onlar için tedirgin edici ve tehditkar gelmişti. Fakat, kıymetli bir dostumun da dediği gibi ‘korkarak yaşanmaz’.
Korkusunu dizginlemek uğruna insanoğlu ise çözümler geliştirdi. Sosyalleşmeyi bulduk mesela. Gruplar halinde organize olabilmeyi başardık. Ama grup içinde güvende hissetsek bile yalnız kaldığımızda bu acizlik hep zihnimizde bizi tedirgin etmeye devam etti. Bu durum için ise çözüm olarak inkar etmeyi kullandık. Çünkü inkar edebilirsek sorunu çözmek zorunda kalmayacaktık. Kolay ve hızlı bi çözüm olan inkar işler yolunda gittiği müddetçe de işe yarıyor gibi görünüyordu. Fakat başımıza gelen ilk travmatik hadisede bizi yeniden bu gerçekle yüzleştiriyordu. Doğaya baktığımızda bir diğer seçenek ise kendini olduğundan güçlü göstermek gibi görünüyordu. Kavga öncesi sırtını kamburlaştırmış, tüyleri kabarık bir kediyi hepiniz görmüşsünüzdür. Bir çeşit maskeydi bu. Olduğundan güçlü görünebilirsek bu bizim içimizdeki korkuyu da bastırabilir diye düşündük. Düşündük düşünmesine ama ‘Güç nedir’ i biraz yanlış anladık. İşte bu da kendi başımıza çağlar boyunca tekrar tekrar açtığımız belalara sebebiyet verdi. Bizler gücü zarar verebilmek zannettik ama güç zarar görmemekti. Bizler gücü can almak zannettik fakat güç zararsızca yaşatabilmekti. Güç zor olanı kolayca yapabilmekti. Sizce zor olan yakmak mıydı? Bi kibrit kadar güçlüsünüz o zaman. Zor olan yıkmak mıydı? Demiri çürümüş bir kolon kadar güçlüsünüz o zaman. Zor olanı can almak mıydı? 1347-1352 yılları arasında Avrupa’da sıçanlar 30 milyon can aldı. Kısacası saldırgan ve yıkıcı tavırlar zor olmaktan hep uzaktı. Aksine aciziyetin tecellisiydi.
İnsanlık tarihinde de aciz olan, kolay yoldan yürüdü. Orta çağda Avrupalılar kedilere “şeytan” dedi ve öldürdü. 1958’de Çinliler serçeleri tehdit zannetti ve öldürdü. Kolay yolların ağır bedelleri olduğu gerçeğini öğrendiklerinde ise artık çok geçti. Kediler gitti kara veba geldi. Serçeler gitti büyük Tao kıtlığı geldi.
Ne kadar acı ki bugünlerde yine can alma konusunda tereddütsüz ilerleyen insanları görmekteyiz. Ne acı ki bu seçeneği uygulamaya sokarken, “aciz kaldık baş edemedik” demek yerine “bir çözüm bulduk” edasıyla savunmaktalar. Ne acı ki tarihten ders almayan bizler, tarihte trajedi dersi olarak okutulmanın eşiğindeyiz.
Bizleri affedin çocuklar...