Aybüke Yıldız'ın "Prenses canavar oldu" başlıklı köşe yazısı

Hayatta tek kalbime canavarlaşamıyorum.

Öyle yorgunum ki ciğerlerim kan kokuyor. Anımsanmıyor artık kırgınlıkları.

Git gide anneme benziyorum...

Umursamıyorum bazı şeyleri ve iyicene tükendim. Oldukça bulanık zihnim. Noktalanınca cümle bitiyor hisler değil albayım.

Kalbimi değil de tüm güvenimi paramparça ettin. “Özür dilerim” son cümlen buydu değil mi? Tıpkı yarım kalan şiirlerim gibi önemsiz iki kelime…

Ah! Unutuyorum ben senin düşmanındın.

Bazen aptallık ettiğimi düşünmüyor değilim kendime karşı bu kırgınlık ondan olsa gerek.

Seninle bağım koptu böyle ansızın ben bile anlamadım ve nasıl bir duygu durumu onu bile dile getiremiyorum sana olan saygım, sevgim tükendi.

Tüketti bazı cümleler ve geçen zaman. İyileşmek buymuş, kalbim tökezlemiyor.

Dans etmek güzeldir aptalı oynarken.

Beni kırdığın kadar sevil sonra anlarsın ahımın seni nasıl yakacağını.

Özür dilerim kelimesinin etkisi kelebeğin ömrü kadardır ki elbette anlayana ömür uzun dersin ama vazgeçen insan algılamayı bırakır.

Ahım bulsun der şair her şiirinde.

Sevgi dünyanın en kuvvetli silahı iken insan algısı bunu acizliği ile tüketti.

Teşekkürler…